bugün

birbirlerine dönme dolapta aşık olmuş çiftin söylemidir.

(bkz: aa bu çiftlerden biri benim lan) şöyleki;

efenim ay, geçen ay. kız arkadaşlarımdan bir tanesi beni aradı;
-scott'çum bu pazar işin varmı? istanbuldan bir kız arkadaşım geldi, onu gezdirmem gerekiyor eğlenelim diyoruz. mekan konusunda yardımcı olurmusun?
+tabi canım ya, ne demek.

bu konuşma sonrasında kendimi; beyaz'ın canlandırdığı ejder karekteri gibi gözlükle, ince bir bıyıkla, renkli çingene gömleğiyle hayal ettim. yanımdada kızlar allah allah...

neyse hacı buluşma günü geldi;
kızlar gitmiş beni bekliyorlar buluşma yerinde, ben ise her işime olduğu gibi burayada geç kaldım. seviyorum abi ne yapayım, gittiğim zaman eleştirilmek istiyorum "ağaç olduk lan burda" cümlesinden orgasm oluyorum o derece diyorum sana.
arkadaşımı uzaktan gördüm yanındada bir afet var.

-nerdesin yaa ağaç olduk burda.*
+trafik sıkışıktı tatlım ama geldim işte. *
-merhaba ben scott.
+bende zuhal, memnun oldum.

baba kız güzel ama allah şahit o anda kötü gözle bakmadım. öyle bir insan değilim, bildiğin psikopatım. lan yapışsana kıza demi gerizekalı.

gittik mekana gırgır, muhabbet, peçeteye istek yazmalar, tuvalate gidip gelmeler eşliğinde zaman geçirdik ki o sırada epeyce kaynaştık zuhalle. ama yine asılmıyorum terbiyeli çocuğum lan ben, önyargıyla bakma bana.

kalktık bardan, otobüs duraklarına gideceğimize biraz dolanalım dedik. ve arkadaşım dahiyane bir fikir attı ortaya; fuar'a gidelim
ulan o saatte in yok cin yok aq, fuarda ne bok yicez felan düşünüyorum içimden, zuhal atladı; olur gidelim. bende tabir-i caisse s.k gibi kaldım cevapta veremiyorum kafada iyi mecburen uymak zorunda kaldık.

girdik içeri fotoğraf çekme seansı başladı.
33 kadar fotoğraf çekildik ki "çirkin çıkmışım" cümlesini arkasına alarak sildirdikleri fotoğraflar hariç.

ulan bi baktık sesler geliyor; "dım tıs-dım tıs-dımdım tıs"
ses lunaparktan geliyordu, gittik.

gelmişken bir şeye binmeden olmazdı, zuhalle ben dönme dolap dedik, serap ise "ayy ben almayım başım dönüyor benim, siz binin" cümlesini kurdu.

hacı ben hala uyuyorum, olacakların farkında değilim salak salak gittim biletleri aldım ve başladık dönmeye.

1. turda havadan, sudan, böceklerden felan konuştuk.
2. turda göz göze geldik anlamlı bakışlarla.
3. turda alkolün verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanıp yanağından öptüm kızı. tokat gelmedi.
bu arada dönüşler bitti, ama olmazdı;
-serap iki bilet kap gel hadi canım be.
ikinci sefer başladı;
1.turda şöyle bir kelam etmişim "bir tur daha dönerse aşık olurum sana"
'yalancı, hıh'
2. turda sözümün arkasında durdum aşık olmadım ama böyle içimden bir fırtına koptu;
"sevgilim olurmusun?"
cevap vermedi, hiç konuşmadı...

ve şu anda sevgilim kendisi...

ben o gün şunu anladım; dönme dolapta aşk başkadır.
+şevket görüyon mu millet lunaparkta filen hallediyor işi
-he gördüm abi ne diyem mutluluk diyem
+ulan yeter sabahtan beri arabesk dinliyoz kız mız yok, böyle olmaz oglum acıdım lan kendime
-ne diyem abi mahmut mu diyem.
dönme dolapta başlayan aşkımız, çarpışan otoda nihayete ermişti.
ama ziyanı yoktu. ben işimi gondolda görmüştüm bile.
(bkz: aşk mekan tanımaz)**