bugün

insan aklından başka bir düzeneğe gereksinim duymayan düşünce deneyleri, düş gücü ve yaratıcılığın en güzel
örnekleriyle dolu uçsuz bucaksız bir hareket alanı sunuyor. Bu alan, Maxwell'in Cini, Schrödinger'in Kedisi,
Einstein-Podolsky-Rosen'in Alice ve Bob'u gibi düşsel yaratıkların cirit attıkları, bir fotona binip ışık hızıyla gidebildiğimiz, ya da, evrenin sınırlarına mızrak atabildiğimiz bir dünyanın görebildiğimiz bölümü...
bir örenk vermek gerekirse:
Stevin'in Zinciri
Düşünce deneylerinin güzellik ve eşsizlikleri,
basitlik ve herkesçe anlaşılabilirlikleriyle orantılı. Si-
mon Stevin'in 16. yüzyılda, çetrefil bir mekanik
problemini çözmek için önerdiği zihin jimnastiği,
tarihin en çok alkışlanan düşünce deneylerinden
biri oldu.
Sorun kabaca şöyleydi: Elimizde üçgen kesit-
li bir blokun üzerine,. Zincir, tırnak makaslarının ucunda-
ki zincirler gibi, küresel halkalardan oluşuyor. Zin-
cirle blok arasındaki yüzeyin neredeyse sürtünme-
siz olduğunu kabul edersek, acaba zincir ne tara-
fa doğru kayar?
Stevin, zincirin, boştaki ucunun uzunca bir zin-
cir parçasıyla uzatılıp alttan birleştirildiğni varsay-
mamızı istiyor. Bu uzatılmış kısım, düşey eksene
göre simetrik bir şekil alacak ve kendi izinde den-
geli hale gelecektir. Bu durumda, eğer üstte kalan
parça bir yöne doğru kayma eğilimindeyse, tüm
zincir blokun çevresinde sonsuza kadar döner.
Termodinamik yasaları gereği, sürekli hareketin
olanaksız olduğunu bildiğimize göre, üstte kalan
parçanın da dengede olduğunu, kendi başınayken
bile kaymayacağını kabul etmemiz gerekiyor. Aynı
sonuca geleneksel matematiksel çözümlemeyle
ulaşmamız çok daha uzun sürecekti.