bugün

yalan söylemeyen , hırsızlık yapmayan ve bunun gibi bilumum kötü şeyleri uygulamayan fakat bunu kendini kurtarmak için değil diğer insanlar için yapan kişidir. Herkes tarafından (ağır yapay dindarlar hariç ) saygı görürler. Zaten bunu saygı için yaparlar. Yaşasınlar! (bkz: yazar burada coşuyor)
Bunları yapması için dindar olması gerekmeyen kişi.
yazar burada kendi göbeğine seslenmiş.
mayası temiz, sağlam karaktere sahip insandır.
"salih insan" ile "inanan" arasındaki nüansı bir türlü idrak edememiş olanların uydurduğu bir kavramdır.

kuran'a göre cennet ehli:

salihler : düzgün kul da denebilir. kelime kökeni, arapça "slh" sessizleridir. "sulh" yani uzlaşma, barış sözcüğü de buradan türer. yani salih aynı zamanda barışçı, uzlaştırıcı anlamını da içerir. salih kul, kötülüklerden sakınan kuldur.

sadıklar : sözlerinde ve emanetlerinde sadık olan kişilerdir. herkes kendini burada görmek ister; ancak zordur. dünyada uyumsuz, fazla prensipli gibi algılanabildikleri için, çoğu kez iyilerden oldukları anlaşılamayabilir. tutamayacakları sözler vermezler, çoğu kez aaltına girdikleri işlerde prensip filtreleri vardır. ellerinde emanet tutmazlar, maddi kayıplar ve hatta ailesini kaybetmek pahasına üstlendikleri işleri sonuçlandırırlar.

şehitler : allah'ın isminin hâkimiyeti için, allah yolunda cihat ederken veya o yola koyulmuşken can verenlerdir (ölü değildirler (bkz: ali imran) suresi). neden ölü olmadıklarını bilmiyoruz. allah onlar hakkında ölü denmesini yasaklamıştır. "ancak siz anlayamazsınız" demiştir. boyutlara entegre algılamamız üstünde bir konu olabileceği için, zaman boyutu harici algılayamayan ve düşünemeyen yaşayan insanlar için anlaşılması imkansız bir konu olabileceğinden, allah açıklama yapmamış olabilir. yapmak zorunda da hâşâ değildir.

peygamberler : bu hususu burada derinleştirmeye gerek yok. sayılarını bilmediğimiz, her kavme gönderilen elçi/uyarıcılardır. en seçkin kullardır.

inanlar (müminler) : yukarıda sayılanlara ek bir kavram değildir. hepsinde olması gereken ana niteliktir. salih veya sadık olmak tek başına yeterli değildir. kuran'da allah, allah'ın varlığına inanmayanlar ve ona ortak koşanların cehennemde ebediyen kalacaklarını, yaptıkları tüm iyiliklerin (burası çok önemli) yaptıkları tüm iyiliklerin boşa gideceğini bildirmiştir. ve insanlar arasında akıbeti en kötü olanların inkarcılar ve müşrikler olduğunu bildirmiştir.

allah cennetin koşulu olarak "inanıp düzgün işler yapanlar (iman edip salih amel işleyenler)" demektedir. inanıp, büyük günahlardan uzak duran müminlerin gösteriş için yapılanı hariç olmak üzere namaz kıldıkları takdirde, küçük günahlarının silineceğini bildirmiştir allah.

bir insan dünyada kötülükten uzak durabilir -ki bunu mutlak surette yapmak imkanı yoktur- ancak allah'a inanmadığı sürece cennete giremeyeceğini allah belirtmiştir.

ancak allah zilzal suresinin son iki ayetinde hiçbir iyiliğin ve hiçbir kötülüğün karşılıksız kalmayacağını da bildirmiştir. bunlar cehennemde azap hafifletme veya cennette mahrumiyetler olabilir bilemiyoruz mitoloji uydurmaya gerek yok.

bu yüzden müminleri eleştirirken onların günahları üzerinden gitmek abesle iştigalden öte bir şey değildir. onların akıbetini hatta söz konusu kişinin inanıp inanmadığını dahi bilmek imkansızdır. belki öyle birisi yoktur bile, senin imtihanın olabilir.

insan kontrasttan hoşlanır, kıyaslamalrdan da...

ancak bunu yaparken başkalarının ışığını, kendininse gölgelerini almak en doğru yoldur.

zira alçakgönüllülük vergisi ödemeden sonuca ulaşmış hiçbir başarı yoktur. ve bu vergi en ağır vergidir. vermesi zordur. getirisi ise uzun vadelidir.

dipnot : kuran dışında bir kaynak alınmamıştır. müteşabiyete yer vermemek için tartışmalı hadis rivayetleri, mezhep imamı ve bilumum ulema görüşü hariç bırakılmıştır.
uğur dündargillerdendir.
saygı için yapmazlar ahmak onlar allah' ın rızasını kazanmak için yaparlar. Sie.