bugün

Yalnızca bir örtü mahiyetindedir domuz gribi. Yaşanılanların üzerine çekilmiş bir sünger olduğu gerçeği; ölümcül olduğu gerçeğinin üzerini kapatmayacak kadar büyüktür. Bir çeşit teoridir hatta komplosundan hallice olan. Ve unutulmamalıdır ki bu ülkede her ne zaman zarfında olursa olsun büyük sorunlar başka büyük sorunlar yaratılarak kapatılmaya çalışılmıştır.
Dönemin hükumeti bu politikayı benimsemiş, emin olduğunu düşündüğü bir yolda hızla ilerlemektedir. Ülkede Açılım "Krizi" boy gösterirken birden konumuz domuz gribine döndü. Açılım mı? Unutuldu...
Ana muhalefet ve muhalefet partileri dahi düşmüş iken birbirine bu gün Milli eğitim bakanının domuz gribi olup olmadığını tartışıyoruz. Bir süs havası verilip tatil edildi okullar il,il; ilçe, ilçe. Açılım ise kapattı tarih kitaplarında ücra bir köşeye kendini.
Otobüslerin üzerinde onlarca terör örgütü mensubu bayram merasimini aratmayacak şekilde karşılanıverdi; Terörist başına hitap şekli "Sayın" ile başlatıldı; peki biz neyi konuşuyoruz "Domuz Gribi"...
Benim canımdan can almış olan hayinler bu gün mutlu mesut yaşamaktalar. Doğu illerinde düğün basıp "ya paranızı ya evladınızı" tatsızlığında haykırmaktalar. Ülkeyi bölmeye yönelik atılımlar daha doğrusu hükumet değimi ile açılımlar son surat devam etmekte iken biz neyi konuşuyoruz? "Domuz Gribi".
Gözleri açmak lazım görmek için gerçeği, bizler ise uyurken görmenin zorluğuna inat uyumakta uyutulmaktayız.
Yakın geçmişten örnek vermek lazım 80 ihtilalini açmıyorum bile. Zaman geldi ülkede yüzde 47'nin dışında kalan her kafadan "Darbe olacak" sesi yükseldi. Silahlı kuvvetler hükumete ultimatom verecek düzeye ulaştı ve bunun üzeri ergenekon ile örtüldü. Darbe mi? unutuldu.
Ergenekon "destanlaştı" demir dağı eritecek düzeye geldi, memleket açılım ile uğraşmaya başladı.Ergenekon mu? Unutuldu...
Senin,benim değerlerim uğrunda hapis yatan Subay'ından albayına; Albayından Orgeneraline tüm vatan severler şimdi ise hatırlanmıyor bile.
Açılım büyüdü sokaklarda açarak bedeni karşı duruşa geçenler oldu, ve değerleri uğrunda boş durmayan hükumet bir güzel sorunu daha empoze etti kapalı halde soğumaya bırakılmış beyinlere. Domuz ete kemiğe büründü, grip oldu insana süründü...
Sağlık bakanının yaklaşık 10 kere olduğu aşıyı ona o bakanlığı veren başbakanı olmam dedi. Meclise,öğretim gören çocuklara ise uçaklar ile ilaç getirildi bir şırınganın ucunda. Öldürmeyen Allah öldürmezdi ne de olsa. At gözlükleri ile gezen hükumet önünü dahi göremezken "müslüman adamdır ondan zarar gelmez" sözleriyle güven kazandı aşı yaptırdı.
Domuz gribi mi? Unutulacak...
Sahte hahamlara laf atılırken sahte müneccimler çıktılar belirsiz siluetlerinden bedene. O,şu,bu domuz gribidir yaklaşmayın dediler. Aşısı caizdir olmak lazım dediler. Sözde müslüman bakanların başı karşı çıktı. Ben kendimi bundan aforoz ettim dedi. Peki ne oldu? Duyulmadı...
Her daim sözün kısasına hisse çıkarmak amacıyla önem veriliyor. Çıkarılan hisse bölünmez bir bütünün toprakları olan Vatanım olsa bile. Hisse mi? Üzeri örtüldü...
Bunca konuyu ele almış dile getirmiş iken söylemek istediklerimi, toparlamak "Vacip" olacaktır.
Bu millet akan her göz yaşında mendil diye uzatılan yeni sorunlar ile kandırıldı, kandırılmaya devam ediyor. Ne domuz gribi ne de ergenekon destanının sirk meydanına dönüşmesi, Yeri geldiğinde Demir Dağı eritip anadoluya sahip olan "Aslan"ların akan bir damla kanını unutturmayacak. Gözü yaşlı ananın feryadı bir tını olarak kalacak kulaklarda. Ve çokta müslümansa eğer zatı muhterem kişiler hesabı elbet gün-ü mahşerde sorulacak...

Sen her zaman alnı açık, gözü pek olanlardan ol ey arkadaşım!