bugün

kartal gol gol gol, kartal gol gol gol, kartal gol gol...diye inliyordu tv. arkadaşlarım beşiktaş her pozisyona girdiğinde hop oturup hop kalkıyordu. tuttuğum takım olmasına rağmen, bense sessizce izliyordum maçı.aklım sabah olanlardaydı çünkü...

-evet gülümsüyoruz, bak şimdi hafif bir gülümseme. hadi , hafifçe...

her seferinde öyle diyordu fotoğrafçı. sanki gülümsedikçe yerime brad pitt, kıvanç tatlıtuğ gelecekti. beş fotoğrafımda da gülümsüyordum hafiften, her ne kadar elden ''devlet asabiyetini'' bırakmasam da. bilgisayardan bakıp beğendiğim fotoğrafı çıkartacaktı. ''bak bu güzel, bu da fena değilmiş bence'' dedi her fotoğrafıma. ama bence hepsinde çirkin bir adam gülümsüyordu, hem de çirkinliğinden utanmadan. ''bu olsun'' dedim, az gülümseyen bir fotoğrafımı göstererek.
baskı sırasında başarısız birkaç sohbet girişimimiz oldu yakışılı fotoğrafçıyla. okulumu, okulumun kızlarının güzelliklerinden bahsedip durdu.o konuşurken ben ise kafamla onu onaylıyor, bir yandan da okuldaki güzel kızlardan hangilerinin fotoğrafını çektiğini düşünüyordum.gerçi benim içim birisi önemliydi, onun dışında isterse bütün kızları çeksin bana ne! ah seni, sen yok musun yakışıklı fotoğrafçı...

bense çıkarttığım fotoğraflarımdan birini, yakın zamanda duygularımı açmayı düşündüğüm demet'e verebilirim diye düşünüyordum. hakkaten ha niye olmasın, alır koyar cüzdanına değil mi? aynen de öyle olacaktı.
çektiği kızlardan biriyle görüşmeye başladığını, hatta bir gece bara gittikten sonra eve götürdüğünü arsızca anlattı bana. ''vay be'' dedim içimden, koca bir ''vay be''.

o sırada birçok kız fotoğrafı gösterdi. sanırım sıkça başka okullardan araya karışan oluyordu.sonra cebinden bir tane kız fotoğrafı çıkardı.''bak bu da görüştüğüm kız'' dedi ve fotoğrafı bana uzattı. elime aldığımda, dokuz aydır hoşlanmaktan öte şeyler hissettiğim demet'in güzel yüzüyle karşılaştım. ah be demet, ah be. yakışıklı, '' yatakta da çok iyi'' dedi aniden. ''yatak'' dedim, ''yatak'' içimden.''yatak''. içimden fotoğrafçının ağzını yüzünü orada kırmak geldi. dakikalarca vurmak istiyordum o yavşak ağzına. ah seni, sen yok musun yakışıklı fotoğrafçı...

hiçbir şey demeden geri verdim fotoğrafı, o arada fotoğraflarım çıktı. parayı verip hızla çıktım dükkandan. fotoğrafların olduğu küçük zarftan bir tanesi aldım elime. ''tabi'' dedim ya ''tabi''. ''tabi ya,şu tipe bak senin yüzüne nah bakar! ''

-dakikalar doksan artı üçü gösteriyor sayın seyirciler ve beşiktaşımız şampiyonlar ligine bir puanla başlıyor, derken eyvah eyvah. yapma rüştü, yapma. yedik golü, evet inönü derin bir sessizliğe gömülüyor...

beşiktaş 0 - man. utd 1.

söz merkezde...
futbol maçlarında, 90 dakikalık normal süreye eklenen 3 dakikalık uzatmayı ifade eden spiker söylemi.
sabri'nin ilk defa bi işe yarayıp bordeux'ya attığı golün dakikası. 4-3 kazanıyor ve turu geçen taraf oluyorduk. ayrıca iddaa'dan bana 250 tl kazandırmıştı bu maç.sağolasın sabri.