bugün

genelde türk dizilerinde- filmlerinde rastlanan olaydır.bir karakter içli içli öksürüyorsa asla sadece soğuk algınlığı değildir yakalandığı, ya üç günlük ömrü kalmıştır yada kızınız evlenmezse ölecek hastalığına yakalanmıştır.
öksürük akabinde mendiline ve ya eline bir tutam salça sürülür. öküz izleyiciler dışıda herkes "ince hastalığa yakalanmış garibim" diyerek feryada başlar.
bu öksüren kadının banko altı yaşlarında bir çocuğu vardır ve babası o çocuk daha küçük mini minnacık bir bebekken onları terketmiştir. oysa hayırsız zannedilen baba kadının kaçtığını ya da öldüğünü zannediyorur yıllarca aramıştır onları ki çocuktan haberdar değildir. çocuğun kanı ısınıp amca dediği adamın aslında babası olup yıllar önce anasını siktiğini öğrenmesine müteakip kadın da yenik düşecektir bu amansız hastalığa. ne şiş yansın ne kebapçı senarist yine yapmıştır yapacağını. çocuğun anasını elinden alırken ona zengin bir baba tahsis etmiştir. buruk da olsa bir mutlulukla ayrılır seyirci salondan.
(bkz: verem hastalığı)
(bkz: yeşilçamdaki bulaşıcı körlük)
(bkz: hülya koçyiğit)
(bkz: her filmde verem olan hülya koçyiğit)
bunların elinde hep bir kumaş beyaz mendil vardır. her öksürükten sonra ne çıkmış diye mendilin içine bakmayı ihmal etmezler.
-ağlamasana kızım. boğazıma tükürük kaçtı sadece.