bugün

sivas'ta çifte minareli medreseden üniversite minibüs durağına çıkan taşlı yolda, sürekli müşterileri olan, yalnızca marlboro içen ve öğlenleri dürüm döner yiyen, yaşlı, kimsesiz, prensipleri olan dilencidir.

paranız yoksa marlboro da kabul ederdi. parlament verseniz almazdı. tok gözlüydü, içmeyeceği, yeeyeceği, harcamayacağı bir şeyi kabul etmezdi. lisedeydim o zamanlar, her sabah onun olduğu sokaktan yolumu geçirmeyi adet edinmiştim. iki gün geçmesem, üüncü gün durdurur, halimi hatırımı sorar, derdimi dinlerdi. ayrıca tam olarak dilenci miydi değil miydi bilmiyorum. ara sıra param olmadığı zaman el altından bir sigara parası, bir yemek parası uzatırdı. "ana bak borç" derdim. kim kime borçlu kaldı bilinmez. bu dünyadan kimsesiz bir kadın geçti.