bugün

akademide neredeyse ilk olarak mehmet kaplan'ın adını koymadan yaptığı eleştiri tarzıdır. kaplan'ın tevfik fikret üzerine olan "tevfik fikret - devir, şahsiyet, eser" isimli kitabın "sesler" kısmı bu tarz eleştirinin başarılı örneklerinden biri olarak sayılabilir. fikret verlaine alıntısıyla başladığı bu kısımda, sessiz ve sesli harflerin kullanım sıklığı, şekli ve sahası üzerine ilginç çözümlemeler yapmıştır. bu ses hadisesiyle ilgili hasan çebi'nin necip fazıl üzerine yazdıkları, doğan haksan'ın ve nüket güz'ün bazı çalışmaları da örnek olarak gösterilebilir. ama sanırım en başarılısı kaplan'ınkidir bu saydıklarımdan. dilbilimsel eleştiri meselesine dönersek, bu konudaki erken ve oldukça başarılı metinlerden biri olarak süheylâ bayrav'ın "dilbilimsel edebiyat eleştirisi" isimli makalesinden söz etmek mümkündür. yanılmıyorsam türk dili dergisinde yayımlanan bu makalede bayrav, bu hadiseyle ilgili kim ne yazmışsa bir şekilde değinmiştir neredeyse. henüz kristeva'nın adının anılmadığı zamanlarda kristeva'dan, butor'dan, barthes'tan söz etmiş olması ayrıca büyük bir güzellik olarak literatüre geçmiştir. yine bayrav'ın dilbilimsel bağlamda çözümlediği "bursa'da zaman" (a. h. tanpınar) şiiri bu konuyla ilgili çözümlemelere örneklik teşkil edecek gayet temiz bir çözümlemedir. sema ve samih rifat ikilisinin yaptığı katkılar da elbette anılmalıdır bu konuda.