bugün

hatıra için çekilen fotoğrafların bilgisayar ve cd lere toplanması ile oluşan sorundur...ya format atılır fotoğraflar silinir ya da cd kaybolur... her iki durum gerçekleşmese bile digital ortamda hatıra biriktirmek albüm kültürü kadar kalıcı ve kullanışlı olmayacaktır...
tam aksine fotoğraf kültürünü zenginleştirmiştir ve günümüzde fotoğrafçılıkla amatör ya da profesayonel olarak uğraşanların sayısı artmıştır.

dileyen çektiklerini sağlama almak için yedekler, dileyen kağıda bastırır.
fotografi tab ettirme orani fark ettigim olcude ciddi bir sekilde azaldi gercekten de. ote yandan hemen hemen herkesin fotograf ceken telefonunun olmasi bile bu sureci korukledi.
çekilen fotoğraflar hafıza kartında ya da bilgisayarda saklanabildiğinden fotoğrafları kağıda bastırmak hep ertelenir.
çocuklarıma gençlik fotoğraflarımı bilgisayara usb takıp göstermek istemiyorum şahsen ama engelleyecek gücümüz de yok. teknoloji geliştikçe çok çabuk tüketildikçe her şey, tadları da değişiyor.
film bitecek korkusuyla özenle çekilen fotoğraflar vardı eskiden. şimdiyse her anı "ölümsüzleştirme" şansımız var. hangisi daha güzel, tartışılır.
fotoğrafları ayakkabı kutusunda saklamak ayrı bir keyif yine de. hatta fotoğraflara bakarken annenin "yine mi onları çıkardın, topla sonra yerine koy, yeni düzenledim onları daha" diye söylenmesi bile güzel.
eve gelen misafirlere, arkadaşlara fotoğraflarımızı göstermek için laptopu odadan getirmek, herkesin laptop başına üşüşmesi çok samimiyetsiz. * *
eskiden özel günlerde hepberaber toplaşıldığında on kişiden maksimum iki kişide fotoğraf makinası olur, o fotoğrafların da basılıp aynı karede yer alan kişilere dağıtılması günlerce bazen aylarca sürerdi, bir de -meliscim bi haftasonu buluşak da benim makinadaki fotoğraflarını vereyim sana- diyerek koz olarak kullananlar vardı, farklı bir kültür oluştu tabi kalmadı bunlar, herşeyimiz anında nette artık
5000 senelik fotoğraf kültürünün mahfedilmesidir.

insan iddiasının ne manaya gelip gelmediğini tartacak arkadaş. fotoğraf çekmenin, çektirmenin tarihi ne kadar, sıradan şahıslar, aileler kaç nesilden beri fotoğraf makinesi sahibi oldular, bunları bir düşüneceksin. yoksa "bu pc'ler çıktı bizim atari kültürünün içine ettiler yeah" diyen de bulunur, "cgi çıktı filmlerde maket sanatı öldü" diye ağlayan da vardır. gelişme ve değişme olmasın o zaman: mağara duvarlarına resim çizmeye devam.

bu elemanları bir bir tespit edin, ilerde hologram falan yok bunlara.
öncelikli neden kolaylık sağlamasıdır.
eskiden analoglu makinalarda çekilen fotoğraflar karanlık odada itinalı bir çalışma sonrası tab edilir ya da fotoğrafçı tarafından para karşılığı tab ettirilip bastırılırdı. ne çektiğinizi bilmeyerek, tahmini ve tecrübenize dayanan asa, diyafram ve enstantane ayarı ile oluşturduğunuz kareyi tab edip elinize aldıktan sonra hissederdiniz o karenin tamamen size ait olduğunu.

şimdi ise dijital makinalar herkesin elinde, çektiğini anlık görebilme şansına sahipsiniz, enstantanesi mi düşük sil bir sonraki fotoğrafta arttır, iso değeri mi yüksek yine sil iso değerini düşür tekrar çek... bu açıdan çok büyük bir kolaylık aslında dijital makinalar filmli analog makinalara göre.

ancak fotoğrafı çektikten sonra nasıl bir kare ortaya çıkcacağının heyecanını yaşamadan dijital ile analoglu makinanın arasındaki farkı anlayamazsınız ve bence ne gördüğünüz kim olduğunuzdur...
(bkz: yaşaşın dijitaller)