bugün

sanki türkiye'deki öğretmenler iyi eğtim veremiyormuş gibi insanlar iyi eğitim almak için dersanelere yönelmektedir.

peki öğretmenler iyi eğitim veremiyorsa bunun sorumlusu kim.

milli eğitim bakanlığı değil midir.
koskoca ösym dururken türk eğitiminin utancı olma sıfatını dershanelere vermemek gerekir.
öğretmenlerin atamalarının yapılmadı binlerce öğretmenin devlet kapısında beklediği bu ülkede öğretmen adayı demiyorum öğretmenlerin teselli hediyesidir. bizzat ve bilinçli şekilde dersanelere yönlendiren ise devlettir. düşünsene dersanedeki hocaların da boşta olduğunu. sistem utansın.
doğrudur ama türk eğitim sisteminde artık utanma duygusu kalmamıştır iyice kaşarlanmıştır.
dershane 'türkiye'de ki okullar' gibi, televizyon gibi beynimize boktan şeyler sokarak meşgul olmamızı sağlayan, bizi mutluluğa ulaştırıyor sanarken ağır ve gereksiz bilgilerle beynimizi doldurmamıza sebep olan, boşuna zaman kaybı sağlayan bir yerdir. öğretmenlerle hiçbir alakası yoktur. öğretmen zaten kukla durumda. eğitim konusuna gelirsek eğitimi okulda veya dersanede değil ana babamızın yanında ve sokakta alırız. bize eğitim öğretim diyerek bazı şeyleri daha rahat dayatmak için eğitim kelimesini sık kullanıyorlar.
meb-ösym işbirliğindeki utançtır. köleleştirilen öğretmenlere de yarış atı gençlere de yazıktır.
dersaneler eğitimi pazar haline getiren türkiye devleti'nin utancıdır.
Dersaneler Türk eğitim sisteminin bir parçası haline getirilmiştir ve büyük bir sektör haline gelmiştir. Bu saatten sonra dersaneleri kapatmak pek olanaklı görünmüyor. avukattan öğretmen amir nihayetinde bakan yapıp binlerce öğretmeni işsiz gezdiren zihniyet bu sistemin utancıdır.
yerinde tespittir.
meb'in yayındalığı ve okullarda okuttuğu beş para etmeyen kitaplara bir bakın, bir de sınav kağıtlarındaki sorulara bakın, bir de öğrencilerin defterlerine bakın;
kitaptaki şekilleri, masalları, rengarenk resimleri, sanki bilim adamı yetiştiriyormuşçasına, sanki ezberci eğitimden çok uzakmışçasına hazırlanmış o iki yüzlü masalları görünce ve bir de sınavda öğretmenlerin sorduğu soruların gayet de sbs kıvamında, kısacası sınav-test sistemi kıvamında olduğunu görünce dersanelerin artık zorunluluk haline geldiğini ne yazık ki anlıyor insan.

çok merak ediyorum sevgili milli eğitim bakanımız'ın çocuğu devlet okulunda mı okuyor yoksa özel okulda mı? dersaneye gidiyor mu, gitmiyor mu?

bir kerecik devlet okullarında okutulan kitaplara ve işlenen konulara; bunların sınavlardaki sorularla paralel gidip gitmediğine göz attı mı?

6.,7.,8. sınıfların matematik yazılı sorularının kpss sorularıyla denk olduğunu hiç gördü mü? kitapların yazılılara hiç yetmediğinin farkında mı? sbs kitabı olmadan hatta özel bir kursa, dersaneye, en azından okulun açtığı hafta sonu kurslarına gitmeden çocukların sınavlarında(ki okulun sınavları) başarılı olamayacağının farkında mı yahut bunu hiç umursuyor mu?

kimi kandırıyorlar o şekilli, resimli, masallı kitaplarla? cahil birinin eline verseniz belki aaa sistem ne kadar da değişmiş, bizim zamanımızda bir sürü zorluklar vardı, ne güzel bir eğitim sistemi diyebilir. dedim ya cahil birine verirseniz...

evet dersaneler bok kafalı insanların kusmuklarıdır, utanmaz insanların...öss, ygs, kpss, ales, kpds, üds, sbs, ingilizce hazırlık atlama, vs... ösym'ye yatırılan ve dersaneye ödenen paralarla at çiftliği kurar, zengin olurduk paşalar gibi...en azından aç kalınca atları yerdik.