bugün

insana en zor gelen durumlardan birisidir. insanın bir şehirde yaşayabilmesi için kendini oraya ait hissetmesi gerekir. şehirde kendinden parçalar bulması gerekir... zorunlu olarak yaşanılan şehirde asla mutlu olunamaz bence. işkencedir resmen! hava sıcak olur, ya ne kadar lanet biryer havasında bile hayır yok denir. hava soğuk olur, lan bi tarafımız dondu yaşanmaz burda denir. böyle havadan sudan sebeplerle kimi insanın memleketi olan bir şehir kötülenir de kötülenir. bu durumdan kurtulmak için de sık sık yaşanmak istenen şehire gidilir..
deniz özlenir çünkü. martı sesleri, dalga sesleri. güneşin doğuşu da bir başkadır batışı da. aileye, kız arkadaşa duyulan özlemden farklıdır bu. kalbin değil bedenindir seni denize götüren. bozkırın ortasında kanatları koparılmış bir kuş gibi hissedersin kendini. boşluktasındır.en güzel mekanda içtiğin rakı, deniz kenarındaki salaş bir lokantada içtiğin rakının yerini tutamaz. nereye gidersen git, kayalıklara oturup sabahın ilk ışıklarına kadar içtiğin biranın tadını alamazsın... yapamazsın çünkü oraya ait değilsindir...
(bkz: izmir)