bugün

memleketimizdeki bir huydur. ben almanya´da olan bir türk olduğuma göre, aslında türkiye´dekilerdeki bir huydur, demem gerekirdi.

kaza birçok faktörün biraraya gelmesiyle oluşur. şöför, araç kullanımı sırasındaki en önemli faktördür tabii. arabanın aksamının kurallara uygun olması faktörü ve yol faktörü de bu konularda rol oynar.

rot´u çıkmak üzere olan bir araçla istanbul´dan diyarbakır´a doğru yola çıktın mı o 1200km´lik yolda o aracın rotu mutlaka çıkar, sen direksiyon hakimiyetini kaybedersin, karşıdan gelen kamyonun soğutma ızgaralarına yapışırsın, ve gazeteler bu olayı "kader onu şurda şurda yakaladı" diye verirler...bu örnekteki eşşek ızgaraya yapışmış şehit profili çiziyor olsan da, sensindir. ya da fren balataları artık iyice yalama olmuş bir arabayla bizim arkadaş almanya´dan türkiye´ye gitmeye kalktı yolda balkan dağlarındaki o yüzde 10´luk inişlerden birinde (sırbistan- bulgar sınırına yakın) frenler boşaldı herif önde giden kamyonun altına girdi, karısı öldü, kendisi uzun süre hastanelerde pinekledi...iki çocuk anasız kaldı...hala bu bira muhabbetlerinde falan " kader" diyor buna...hayır allah´a biz de inanıyoruz, ama allah sebepleri de yaratansa o seninkisi kader diil, düpedüz eşşeklik...sen "allah istemezse öldürmez" diye 20 kattan aşağı atladın mı, orada çok salakça bi şey yapmış olursun. bu bahsettiğim kazayı yapan adama buradayken daha dediler ki "bak gitme böyle, senin bu balatalar kardeşim nanay, bu araba bu vaziyette türkiye´ye kadar ulaşmaz..." o ne dedi? "şimdi tam tatil zamanı o kadar parayı balatalara bağlayamam, o balataya harcıycam parayla türkiye´de 4 gün daha tatil yapar çocuklar"....ahanda işte nah tatil yaptılar, anasız kalıp döndüler...

gelelim yol problemine....bi yolu yapan adamlar yola verdirdikleri virajın en fazla kaç km sürati kaldıracağını herhalde bilip o sürat haddı levhalarını ona göre koyarlar öyle diil mi?...bu almanya´da da böyledir, fransa´da da böyledir (fransa da hele çok kılı kılına koyarlar o levhayı- araba kullanmayı çok iyi bilen birisine mi kullandırıp koyuyolar levhaları bilinmez ama mesela hayatta da 70´le dönülemeyecek bir virajda sürat haddini mesela resmen 70 yaparlar fransızlar, o virajı 72´yle dönmeye kalk devirirsin arabayı)

türkiye´de böyle bu....bizim hanımla gece yaptığımız ve son derece saygın bilinen bi şotobüs şirketiyle yaptığımız otobüs yolculuğu aklıma geldi...ben o aralar uyanıktım, şöför otobüsü dağıtır vaziyette kullanıyordu , önce ) şeklinde "sola tehlikeli viraj" levhasını geçtik, sonra 60 yazdı onu da en az 100´le geçtik sonra 50 yazdı onu da öyle geçtik, sonra da hayvan gibi "yavaş" levhası (büyük harfle) koymuşlar, onu da öyle geçtik...sonra viraja geldik, virajı alamadık bir süre dağlara taşlara çıktık otobüsün altından büyük gürültüler geldi, hemen bütün yolcular uyandı,sonra yola gene geri döndük... sonra şoför otobüsün altına birşey olmuş mu diye bakmak için durdu...sonraki molada adama gidip güzel bi fırça attım, sonra da şirkete o otobüsü şikayet ettim, herhalde birşey olmamıştır ama....soru : o otobüs orada hemen hemen tamamen yoldan çıktı yolun kenarında bayağı büyük bir "yoldan çıkma payı" vardı. o pay orada olmasaydı ve orada o boş arazi yerine bi kaya falan olsaydı, hepimiz merkezkaç kuvvetinin şiddetiyle o kayaya yapışırdık...ondan sonra gazetelerde "duygu sömürüsü" yapan yazılar...

da...o otobüs şoföründe hiç eşşeklik yok mu yani?...adamlar seni elli kere uyarıyorlar sürat haddi veriyorlar, sonra bi de artık iyice eşşeksen anla diye kocaman bir "yavaş" levhası koyuyorlar, e sen bütün bunlara rağmen aynen hiçbir şey olmamış gibi 100km hızla o viraja girip yoldan çıkarsan, kim suçlu, yol mu suçlu, otobüs mü suçlu, sen mi suçlusun?...

bak şimdi şöyle, genel kurama göre yol,araç, şoför üçleminde bilinen normal kurallara uyarsan, normal şartlarda kaza yapmazsın. almanya´da sürücü kursunda adama böyle öğretirler. ama bir kere virajda görüş mesafesi yokken sollama yapıp başarılı oldun diye, her seferinde başarılı olcan diye birşey yoktur...bak beni dehşete düşüren başka bi anım geldi aklıma...askerden terhis olduk, otobüsler aynı anda kalktılar, bizim bölüğün diğer askerlerini taşıyan ikinci otobüs böyle virajlı bi yerde "matraklık" olsun diye bizimle yanyana seyretti...bizim şoförde fren falan yapmıyor sanki çok "matrak" bişey, uyardık adamı da bizim solumuzda ama bizimle aynı süratte seyreden otobüs önümüze geçti...o anı hiç unutmayacağım...karşıdan bi kamyon falan allahtan gelmedi yoksa gerçekten yapcak hiçbişey yok hoca...hem de böyle 3 dakika falan...sanki otobanda gidiyoruz...

orada ölcek olsaydık, gazeteler " kader onları teröre değil trafik canavarına kurban etti" yazcaklardı...trafik canavarı...kim bu trafik canavarı?...