bugün
- en dindar özelliğiniz20
- düşün ki o bunu okuyor9
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak18
- yorgun mermi9
- anın görüntüsü20
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım12
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek12
- kızların mesajlara geç cevap vermesi11
- bacağa kramp girmesi10
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu9
- zall beceremiyorsan bırak git11
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim12
- türkiye den soğuma sebepleri21
- anneler günü12
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar21
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- beni özlediniz mi doğru söyleyin15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak19
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- karşı cinse giyim önerileri19
- ismet gurbuz 202411
- sözlüğe kız getirmek10
- okul müdürü nasıl korunabilirdi16
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek8
- bir erkeği cezbeden şeyler12
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- icardi1905'in sözlüğü bozması25
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız15
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler9
- cami tuvaletinin paralı olması14
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- platonik aşkın kalp kıran davranışları13
- eric bana9
Dedesinin dedesinin dedesinin adını bilenlerimiz çok azdır aramızda. Dedelerin adı bilinir, ama onların dedesinin kim olduğu pek bilinmez. Hele dedesinin dedesinin, kimin torunu olduğunu söyleyebilecek iki avuç insan zor bulunur.
Elbette dedelerimizin dedeleri de birilerinin torunuydu. Acaba kimlerin torunuydu?
Çok mu önemlidir bunu bilmek? Eh diyelim ki hiç önemli değildir. Ancak bu yargıyı ileriye doğru uzatırsak, yüreğimiz azıcık cız eder...
Biz ki şu anda sağız, yaşıyoruz, aynalara bakıyor, soyunup banyoya giriyor, çıkarken kurulanıyoruz. Toplum üstüne, tanıdıklarımız üstüne, duyup okuduklarımız üstüne, düşüncelerimizi söylüyoruz. Çoraplarımızı değiştiriyor, gömleğimizi giyiyor, kravatımızı bağlayıp çözüyoruz.
Torunlarımız varsa, torunlarımız bizim adımızı biliyor, dizlerimize tırmanıyor, boynumuza sarılıyor.
- Canım dedeciğim, bir tanecik dedeciğim, diyorlar.
Yakın sayılacak bir gelecekte, onların da çocukları olacak. Onların çocukları da adımızı bilecek, bizden arta kalmış anıları, yarım yamalak da olsa, arada sırada ona buna anlatacaklar.
* * *
Derkeeeeen efendim, torunlarımızın da torunları olacak. Tıpkı bizim torunlarımız nasıl olduysa... Ve onların torunları, dedelerinin dedesinin ne adını bilecek, ne de kim olduğunu merak edecek.
Kazara biri kendilerine,
- Senin dedenin dedesi kimdir? diye sorarsa, omuz silkip dudak bükerek:
- Ne bileyim kimdi, diyecekler, yani çok mu önemli bunu bilmek?
Okul yıllarımız, aşklarımız, oturduğumuz koltuklar ve yeni aldığımız saat kayışlarımız; hepsi hepsi, torunlarımız "dede" olduğu zaman; onların torunlarının değer terazisinde, civciv tüyü kadar bile bir ağırlık yaratmayacak. Adımızı bilmemeleri dahi, "O kadar önemli mi yani?" sorusunun içinde kaynayacak... Nasıl ki, biz de şimdi; dedemizin dedesinin adını, aynı umursamaz sorunun içinde kaynatıp gidiyorsak.
Elbette önemli değil, niye önemli olsun?.. Dedemizin dedesi, bizim için ne kadar önemsizse; biz de, torunumuzun torunu için o kadar önemsiz olacağız...
Önemsizliğimizi, torunumuzun torununun bizden daha iyi anlaması; yaşamında zaman zaman bunu açığa vurması ve adımıza dahi hiçbir ilgi duymaması; bizim aslında yaşamış dahi sayılmayacağımız anlamına gelmeyecek midir?
Nitekim dedemizin dedesi de bizim için; sanki öyle biri, hiç yaşamamış gibidir...
* * *
"Yaşamamış gibiler"den gelip, "yaşamamış gibiler"in arasında kaybolmak...
Bunun dışında kalmış bir tek aile vardır bizde, o da Osmanlı ailesi...
Osmanlı ailesinin de sadece baba babaları bellidir, anne babaları belli değildir. Osmanlı ailesinin dışında, hiçbir aile; dedesinin dedesinin adını öğrenmeye dahi gerek duymayacak kadar, kendi varlığını önemli bulmuyorsa; bu önemsemezlik birbirine yansır ve sonunda önemli sayılacak hiçbir birikim kalmaz ortalıkta...
Ve Osmanlı ailesi dışında, herkes önemsizlikte birbirine eşit olur. Bu da bir eşitliktir ama, sıfır altı bir eşitliktir, "var olmama" düzeyindeki bir eşitliktir. "Kullar arası" bir eşitliktir. Yani alkışlanıp beğenilecek bir eşitlik değildir.
Kaldı ki kişiler, kendi küçük tarihlerini merak etmeye alışmamışlarsa; toplumsal tarihi hiç mi hiç merak etmezler ve tarih, birtakım hoşa gidecek politik yakıştırmalar ötesinde, bilimsel ve objektif bir nitelik kazanamaz olur.
* * *
Acaba dedemizin dedesinin adı son kez nerede geçti? Tabii saptayamayız... Bizim de adımız, bir yerde son kez geçecek ve ondan sonra bir daha kimse, bizim de adımızı hiçbir yerde anmayacak...
Jules Romains:
- Kişi ölünce hemen kaybolmaz, der. Adı bir süre daha dolaşır ortalıkta. Ve bir yer gelir, o ad son kez söylenir. Ondan sonra artık hiç kimse, o adı anmaz ve bilmez olur. Kişi o zaman gerçekten ölmüştür işte...
Bu değerlendirmeye bakılırsa, biz kişilerin kimliğini de çok hızlı gömüyoruz boşluğa... Sanki var olmak değil de, yok olmak esasmış gibi...
çetin altan
Elbette dedelerimizin dedeleri de birilerinin torunuydu. Acaba kimlerin torunuydu?
Çok mu önemlidir bunu bilmek? Eh diyelim ki hiç önemli değildir. Ancak bu yargıyı ileriye doğru uzatırsak, yüreğimiz azıcık cız eder...
Biz ki şu anda sağız, yaşıyoruz, aynalara bakıyor, soyunup banyoya giriyor, çıkarken kurulanıyoruz. Toplum üstüne, tanıdıklarımız üstüne, duyup okuduklarımız üstüne, düşüncelerimizi söylüyoruz. Çoraplarımızı değiştiriyor, gömleğimizi giyiyor, kravatımızı bağlayıp çözüyoruz.
Torunlarımız varsa, torunlarımız bizim adımızı biliyor, dizlerimize tırmanıyor, boynumuza sarılıyor.
- Canım dedeciğim, bir tanecik dedeciğim, diyorlar.
Yakın sayılacak bir gelecekte, onların da çocukları olacak. Onların çocukları da adımızı bilecek, bizden arta kalmış anıları, yarım yamalak da olsa, arada sırada ona buna anlatacaklar.
* * *
Derkeeeeen efendim, torunlarımızın da torunları olacak. Tıpkı bizim torunlarımız nasıl olduysa... Ve onların torunları, dedelerinin dedesinin ne adını bilecek, ne de kim olduğunu merak edecek.
Kazara biri kendilerine,
- Senin dedenin dedesi kimdir? diye sorarsa, omuz silkip dudak bükerek:
- Ne bileyim kimdi, diyecekler, yani çok mu önemli bunu bilmek?
Okul yıllarımız, aşklarımız, oturduğumuz koltuklar ve yeni aldığımız saat kayışlarımız; hepsi hepsi, torunlarımız "dede" olduğu zaman; onların torunlarının değer terazisinde, civciv tüyü kadar bile bir ağırlık yaratmayacak. Adımızı bilmemeleri dahi, "O kadar önemli mi yani?" sorusunun içinde kaynayacak... Nasıl ki, biz de şimdi; dedemizin dedesinin adını, aynı umursamaz sorunun içinde kaynatıp gidiyorsak.
Elbette önemli değil, niye önemli olsun?.. Dedemizin dedesi, bizim için ne kadar önemsizse; biz de, torunumuzun torunu için o kadar önemsiz olacağız...
Önemsizliğimizi, torunumuzun torununun bizden daha iyi anlaması; yaşamında zaman zaman bunu açığa vurması ve adımıza dahi hiçbir ilgi duymaması; bizim aslında yaşamış dahi sayılmayacağımız anlamına gelmeyecek midir?
Nitekim dedemizin dedesi de bizim için; sanki öyle biri, hiç yaşamamış gibidir...
* * *
"Yaşamamış gibiler"den gelip, "yaşamamış gibiler"in arasında kaybolmak...
Bunun dışında kalmış bir tek aile vardır bizde, o da Osmanlı ailesi...
Osmanlı ailesinin de sadece baba babaları bellidir, anne babaları belli değildir. Osmanlı ailesinin dışında, hiçbir aile; dedesinin dedesinin adını öğrenmeye dahi gerek duymayacak kadar, kendi varlığını önemli bulmuyorsa; bu önemsemezlik birbirine yansır ve sonunda önemli sayılacak hiçbir birikim kalmaz ortalıkta...
Ve Osmanlı ailesi dışında, herkes önemsizlikte birbirine eşit olur. Bu da bir eşitliktir ama, sıfır altı bir eşitliktir, "var olmama" düzeyindeki bir eşitliktir. "Kullar arası" bir eşitliktir. Yani alkışlanıp beğenilecek bir eşitlik değildir.
Kaldı ki kişiler, kendi küçük tarihlerini merak etmeye alışmamışlarsa; toplumsal tarihi hiç mi hiç merak etmezler ve tarih, birtakım hoşa gidecek politik yakıştırmalar ötesinde, bilimsel ve objektif bir nitelik kazanamaz olur.
* * *
Acaba dedemizin dedesinin adı son kez nerede geçti? Tabii saptayamayız... Bizim de adımız, bir yerde son kez geçecek ve ondan sonra bir daha kimse, bizim de adımızı hiçbir yerde anmayacak...
Jules Romains:
- Kişi ölünce hemen kaybolmaz, der. Adı bir süre daha dolaşır ortalıkta. Ve bir yer gelir, o ad son kez söylenir. Ondan sonra artık hiç kimse, o adı anmaz ve bilmez olur. Kişi o zaman gerçekten ölmüştür işte...
Bu değerlendirmeye bakılırsa, biz kişilerin kimliğini de çok hızlı gömüyoruz boşluğa... Sanki var olmak değil de, yok olmak esasmış gibi...
çetin altan
Ben merak ettim; ve nüfus müdürlüğüne gidip soy ağacı istedim. Belli bir ücret bayıldıktan sonra, isteyen her vatandaşımıza çıkartıyorlar... Tatmin edici bi sonuç vardı. Dedemin Dededesinin Dedesinin babasına kadar vardı**benim soyağacı kütüğümde...Oradan sonrası sanırım Tebriz'de çünkü ilk nesil biz, Tebriz'de gözüküyoruz.Sürekli erkek kişiye göre döküman çıkartıyolar.
güncel Önemli Başlıklar