bugün
- doğum gününde hatırlanmamak9
- icardi1905'in sözlüğü bozması18
- bik bik için diktiğim şort17
- ismet gurbuz 202413
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı10
- anneler günü16
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- zall beceremiyorsan bırak git12
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu11
- ali koç9
- yorgun mermi10
- kızların mesajlara geç cevap vermesi12
- şizofreni11
- düşün ki o bunu okuyor9
- anın görüntüsü18
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim12
- türkiye den soğuma sebepleri12
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- sözlüğe kız getirmek8
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- uludağ sözlük kapatılacak11
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız8
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- cami tuvaletinin paralı olması14
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
hangi kafada olduğunu merak ettiğim laikçi kişisidir.
cumhuriyet olmasa babanız sarıklı falan olmazdı... beni rejim düşmanı sananlar var (bkz: #37418461) oysaki rejimle hiç bir sıkıntım yok. cumhuriyetten başka bir rejimin bu topraklarda 2017 ye kadar var olmamızı engeleyeceğini düşünenlerdenim.
benim sıkıntım cumhuriyeti işimize geldiği gibi uygulama biçimimiz (hala sıkıntılı) ve "cumhuriyetimiz kusursuz" adı altında manyakça savunmaya geçilmesi...
"cumhuriyet" ile "demokrasi" arasındaki farkı bildiğinizi varsayarak devam edeceğim, bilmeyenler (bkz: #37480195) bunu okuyup öğrensinler çünkü gerçekten bazen ahmaklık sınırlarını zorlayanlar çıkıyor içinizden...
Cumhuriyetin "hatalarını" eleştirmenin cumhuriyet "düşmanlığı" olmadığını anlamak isteyen anlar, istemeyen de kendi karanlığında yaşar gider. bu ülke gökten zembille 1923 yılında kurulmadı. kurulurken kullanılan tüm materyaller (ekonomisi, milleti, ordusu vs vs) osmanlıya aitti. sanıyor musunuz rejim değişti, atatürk ilkeleri geldi, meclis kuruldu osmanlının tüm dertlerinden ve geçmişinden kurtulduk? bu kadar basit olabilir mi? fransa bile sömürgesi olmayıp sonradan edinilen "korsika" gibi koftiden topraklar yüzünden ne kadar sıkıntılar çektiğini bilmiyor musunuz? biz artık beyin ölümü gerçekleşen bir imparatorluğu yıkmak zorunda kaldığımız için yeni bir ülke kurduk ama o imparatorluğun sıkıntıları peşimizi hiç bırakmadı da herşeyi mükemmel yapabildik ve kusursuz muydu?
bana eleştiri yöneltenler arasında "iyi niyetli ve samimi" olanlar da vardır, bugün onlarla sohbet edeceğim.
Bu eleştiriler arasında "herşeyini cumhuriyete borçlusun" cümlesi başta geliyor...
Acaba gerçekten öyle midir?
Galatasaray Lisesi, 1868 yılında açıldı... Abdülaziz dönemi... Atatürk'ün doğumundan on üç yıl önce.
Robert College, ondan daha da eski... 1863... Atatürk'ün doğumundan on sekiz yıl önce.
Demek ki bazı insanlar eğitimini cumhuriyete borçlu değil! (Herhalde "işgal kuvvetleri" kendi ayaklarına kurşun sıkıp yabancı dille eğitim yapan okulları kapatacak değillerdi!)
başkaları için böyle olmayabilir.
Radyo yoktu ama herhalde açılacaktı, televizyon yoktu ama herhalde kurulacaktı... Herhalde birçok başka gazete de çıkacaktı, değil mi?
Haaa, bakınız, entryleri Latin alfabesiyle değil, Arap harfleriyle yazacaktınız.
Dört kadınla evlenme hakkım bulunacaktı ama "alafranga aydınların" çok büyük çoğunluğu gibi, bunu yapmayacaktım.
Bana birden fazla kadınla evli bir tek ittihatçı da, bir tek Osmanlı subayı da gösteremezsiniz örneğin...
Başka? Fes mi giyecektim? Hayır, günümüzde modası olmadığı için hiçbir şey giymeyecek, bugünkü gibi başım açık dolaşacaktım.
Gene oy verecektim, gene pasaport alacaktım, gene lira kazanacaktım...
Demek ki, ÇOK ŞEYiMi cumhuriyete borçluyum ama HER ŞEYiMi cumhuriyete borçlu değilim.
bu eleştiriler "bilmemekten" kaynaklanıyor. Birçok kişi, Türkiye'de her şeyin 29 Ekim 1923 sabahı başladığını sanıyor.
O kadar düşünmeden konuşuyorlar ki, "cumhuriyet olmasaydı bir bayrağımız ve nüfus kâğıdımız bile bulunmayacaktı" diyenler bile çıktı.
Ben de, "Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da dalgalanan yatak çarşafı mıydı?" diye soruyorum elbette. Peki 1923 yılının ekim ayından önce, diyelim eylül ayında insanlar cepleri kimliksiz mi dolanıyorlardı?
Cumhuriyetten önce ülkemizde liseler de vardı, üniversite de vardı, çift meclisli parlamento da vardı, basın da vardı, yargıtay da vardı, danıştay da vardı, sayıştay da vardı, bayrak da vardı, kimlik de vardı. Galatasaray da vardı, Fenerbahçe de vardı, Beşiktaş da vardı!
Cumhuriyetten önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti vardı.
Ama cumhuriyet bize, yeni "müesseseler" de kattı... Geri kalmış bir ülkeyi daha az geri kalmış yapmayı başardı... Bana sorarsanız en önemlisi de kadın haklarıdır.
Cumhuriyetimize bağlıyım, onu severim, padişah isteyene de deli gözüyle bakarım. Ama bu cumhuriyetin bazı aksaklıklarını, yanlışlarını eleştirmemi engellemez. Çünkü eleştirdiğim, şu rejim ya da bu rejim değil, Türkiye'nin aksaklıklarıdır. Türkiye'nin müzmin hastalıklarından kurtulmasını, ileri gitmesini istemektir. Vatandaş olarak hakkım budur, maç anlatmak değil!
Bu söylediklerimi gene de "düşmanlık" olarak nitelendirecek kadar kötü yürekli, art niyetli ya da sabit fikirli iseniz yada önünüze gelen herşeyi sorgulamadan kabul eden insanlıktan çıkmış daha çok "bitki" gibi yaşayan bir canlı iseniz...
mesela ıspanak...
ıspanak sanırım size biraz acı geldi...
kökleri acıdır zaten o yüzden sadece yaprakları pişirip yiyoruz.
benim sıkıntım cumhuriyeti işimize geldiği gibi uygulama biçimimiz (hala sıkıntılı) ve "cumhuriyetimiz kusursuz" adı altında manyakça savunmaya geçilmesi...
"cumhuriyet" ile "demokrasi" arasındaki farkı bildiğinizi varsayarak devam edeceğim, bilmeyenler (bkz: #37480195) bunu okuyup öğrensinler çünkü gerçekten bazen ahmaklık sınırlarını zorlayanlar çıkıyor içinizden...
Cumhuriyetin "hatalarını" eleştirmenin cumhuriyet "düşmanlığı" olmadığını anlamak isteyen anlar, istemeyen de kendi karanlığında yaşar gider. bu ülke gökten zembille 1923 yılında kurulmadı. kurulurken kullanılan tüm materyaller (ekonomisi, milleti, ordusu vs vs) osmanlıya aitti. sanıyor musunuz rejim değişti, atatürk ilkeleri geldi, meclis kuruldu osmanlının tüm dertlerinden ve geçmişinden kurtulduk? bu kadar basit olabilir mi? fransa bile sömürgesi olmayıp sonradan edinilen "korsika" gibi koftiden topraklar yüzünden ne kadar sıkıntılar çektiğini bilmiyor musunuz? biz artık beyin ölümü gerçekleşen bir imparatorluğu yıkmak zorunda kaldığımız için yeni bir ülke kurduk ama o imparatorluğun sıkıntıları peşimizi hiç bırakmadı da herşeyi mükemmel yapabildik ve kusursuz muydu?
bana eleştiri yöneltenler arasında "iyi niyetli ve samimi" olanlar da vardır, bugün onlarla sohbet edeceğim.
Bu eleştiriler arasında "herşeyini cumhuriyete borçlusun" cümlesi başta geliyor...
Acaba gerçekten öyle midir?
Galatasaray Lisesi, 1868 yılında açıldı... Abdülaziz dönemi... Atatürk'ün doğumundan on üç yıl önce.
Robert College, ondan daha da eski... 1863... Atatürk'ün doğumundan on sekiz yıl önce.
Demek ki bazı insanlar eğitimini cumhuriyete borçlu değil! (Herhalde "işgal kuvvetleri" kendi ayaklarına kurşun sıkıp yabancı dille eğitim yapan okulları kapatacak değillerdi!)
başkaları için böyle olmayabilir.
Radyo yoktu ama herhalde açılacaktı, televizyon yoktu ama herhalde kurulacaktı... Herhalde birçok başka gazete de çıkacaktı, değil mi?
Haaa, bakınız, entryleri Latin alfabesiyle değil, Arap harfleriyle yazacaktınız.
Dört kadınla evlenme hakkım bulunacaktı ama "alafranga aydınların" çok büyük çoğunluğu gibi, bunu yapmayacaktım.
Bana birden fazla kadınla evli bir tek ittihatçı da, bir tek Osmanlı subayı da gösteremezsiniz örneğin...
Başka? Fes mi giyecektim? Hayır, günümüzde modası olmadığı için hiçbir şey giymeyecek, bugünkü gibi başım açık dolaşacaktım.
Gene oy verecektim, gene pasaport alacaktım, gene lira kazanacaktım...
Demek ki, ÇOK ŞEYiMi cumhuriyete borçluyum ama HER ŞEYiMi cumhuriyete borçlu değilim.
bu eleştiriler "bilmemekten" kaynaklanıyor. Birçok kişi, Türkiye'de her şeyin 29 Ekim 1923 sabahı başladığını sanıyor.
O kadar düşünmeden konuşuyorlar ki, "cumhuriyet olmasaydı bir bayrağımız ve nüfus kâğıdımız bile bulunmayacaktı" diyenler bile çıktı.
Ben de, "Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da dalgalanan yatak çarşafı mıydı?" diye soruyorum elbette. Peki 1923 yılının ekim ayından önce, diyelim eylül ayında insanlar cepleri kimliksiz mi dolanıyorlardı?
Cumhuriyetten önce ülkemizde liseler de vardı, üniversite de vardı, çift meclisli parlamento da vardı, basın da vardı, yargıtay da vardı, danıştay da vardı, sayıştay da vardı, bayrak da vardı, kimlik de vardı. Galatasaray da vardı, Fenerbahçe de vardı, Beşiktaş da vardı!
Cumhuriyetten önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti vardı.
Ama cumhuriyet bize, yeni "müesseseler" de kattı... Geri kalmış bir ülkeyi daha az geri kalmış yapmayı başardı... Bana sorarsanız en önemlisi de kadın haklarıdır.
Cumhuriyetimize bağlıyım, onu severim, padişah isteyene de deli gözüyle bakarım. Ama bu cumhuriyetin bazı aksaklıklarını, yanlışlarını eleştirmemi engellemez. Çünkü eleştirdiğim, şu rejim ya da bu rejim değil, Türkiye'nin aksaklıklarıdır. Türkiye'nin müzmin hastalıklarından kurtulmasını, ileri gitmesini istemektir. Vatandaş olarak hakkım budur, maç anlatmak değil!
Bu söylediklerimi gene de "düşmanlık" olarak nitelendirecek kadar kötü yürekli, art niyetli ya da sabit fikirli iseniz yada önünüze gelen herşeyi sorgulamadan kabul eden insanlıktan çıkmış daha çok "bitki" gibi yaşayan bir canlı iseniz...
mesela ıspanak...
ıspanak sanırım size biraz acı geldi...
kökleri acıdır zaten o yüzden sadece yaprakları pişirip yiyoruz.
güncel Önemli Başlıklar