bugün

işkencedir; hem ruhen hem fiziken.

her şey bir uçlu kalemle münasebetinizle başlar... ansızın içeride kalan uç farkedilir ve "3,2,1 kayıt!".

kalem hunharca sallanır masaya ters çevrilip vurulur ve uzunca bir ucun kırılmadan çıkması beklenir (bkz: azami verim).

ama elbette bu kadar kolay çıkmaz o uç yuvasından, kalemin uç kısmı açılır ve altın renginde olan metal küçük kısma ulaşılır, önce içi didiklenir bakılır ki olmayacak sökülür. tabii ardından bir yay gelecek, ne sanıyordun sen bastıkça nasıl eski haline dönüyor o piston! bu sayede içeride kalan uç kurtarılır sonra yapılan işin ve 5 liranın cepte kalmasının sevinciyle yay bir o yana bir bu yana bükülür; b.kunda boncuk bulmuş çocuklar gibi elden düşürülmez. tamam tebrikler alın kaleminizi eskisi gibi kullanın... diyecek değilim kusura bakmayın, siz o yayı evirip çevirirken şekli şemali bozuldu artık yuvasına tam oturmuyor maalesef.

şimdi o yayı eski haline getirmek için uğraşın, güzel güzel parmaklarınız paslı paslı koktu şimdiden oh mis, biraz daha uğraşın olacak ha gayret, olmuyor mu sinirlendiniz değil mi? şimdi size mükemmel bir yöntem söylüyorum sıkı durun, o yayı tüm kuvvetinizle gerip bırakınca eski haline şlak diye dönüveriyor. tutun iki ucundan gerin yayı sonuna kadar ve bırakın; oh dümdüz oldu. mutlusunuz huzurlusunuz, stres falan kalmadı. tamam sizi kandırmıştım o yay öyle gerince eski haline dönmüyor, şimdi üzerinize bir mont falan alıp doğru kırtasiyeye, 5 lirayı da unutmayın ha geri dönersiniz sonra.

benden size son münik bir tavsiye o elinize kalan kalem parçalarını atmayın koyun bir kaba dursun ve hep aynı marka kalem alın, sonra yedek parça olarak kullanırsınız*.

ehehe bitti mi sandınız?
ı-ıh bu sefer yanılmadınız, bitti...

kalın sağlıcakla...