bugün

yaptım bunu ben. gayet güzel bir şey. anlatayım.

zamanın birinde sözlüğün tekine üye oldum. nasıl bir ortam diye şöyle etrafıma bakındım. ve entrylerimi girmeye başladım. beni bilen bilir. neyse. ama bir şey dikkatimi çekmişti. girdiğim entryden sonra kimi yazarlar entrymin altına dakika sektirmeden boş bakınız veriyorlardı.

bu gerçekten gülünç bir durumdu. eşşek kadar adam bana tepki olarak yalnızca ve yalnızca bir boş bakınız verebiliyordu. ciddiye almadım tabi. yani ben ciddiye almak istiyordum ama bu entryler sadece boş bakınızdan ibaret olduğu için bi türlü başaramıyordum. sonra bu boş bakınızcı vasatlık abidelerinden teki bana mesaj attı.

seni geberticem lan şu gün şu saatte x adresine gel dedi. peki dedim.

bahsettiği gün ve saatte dediği yerdeydim. karşıma yaklaşık 2 metre boyunda suratında aptal bir anlatım olan, esmer zayıf bir adam çıktı. vay demek garabet sensin ha deyip el ense çekmeye çalıştı bana. geriye atıldım ve gözlerinin içine baktım. bir an durakladı. o da bana bakmaya başladı. etkim altına almıştım onu. sakinleşmişti. hadi gidelim dedim.

yanımda yürüyordu ama afyon yutmuş gibiydi. çıtı çıkmıyordu. arada bir yok artık lebron james diyordu sadece. onu her zaman takıldığım kafeye götürecek derdi neymiş dinleyecektim. biz yürürken birden bir telefon çaldı. bunu arayan bir başka bakınızcı yazarmış. ben garabet'in yanındayım sen de gelsene dedi. bana soru işaretli gözlerle bakıyordu. sessizce gelsin diyen bir işaret yaptım.

yarım saat sonra üçümüz kafede oturuyorduk. kafe penceresine bir kuş kondu. üçümüz baktık bu kuşa. tüyleri parlak çok güzel bir kuştu. yanımdaki bakınızcı erkek uçmamasına anlam veremediğim bir kuş diyerek tanım yaptı.

ardından garson geldi. ne alırsınız dedi. ben bir çay istedim. garson peki dedi ve diğer ikisine döndü. kızla erkek aynı anda ne içtiyse aynısından istiyoruz dediler. siparişi alıp gitti garson.

sonra çaylar geldi. içtik. ben bunları cümlelerimle dövdüm. erkek olanı aptal olduğu için hala boş bakınızı savunur oldu. sinirlenmiştim. yeter artık kalkalım dedim. her nedense bilmiyorum ama kız kalkmak istemiyordu. gözleri parlıyordu bana bakarken. garabet biraz daha yanında kalmak istiyorum dedi. olur dedim oturalım öyleyse.

diğer adam ben gitmeliyim işim gücüm var dedi ve gitti. kızla muhabbet ettik. onu etkim altına almıştım bile. sonra kafeden güle oynaya çıktık. onu evime götürdüm. eve gelir gelmez ilk yatak odası nerde diye sordu. kendisine dönüp insan istedikten sonra her yer yatak odasıdır dedim. soyunmaya başladı. sonrasını ayrıntılarıyla anlatmak istemiyorum. insanın yatak odasından size ne lan???

siz seviştiğimizi bilin yeter. ilk anlar onu her öpüşümde ohhh yok artık ebesinin amı ali sami diyordu ama sabaha karşı artık boş bakınızcılıktan kurtulmuştu. destan yazıyordu adeta. onu bu illetten sevişerek kurtarmıştım.

sabah oldu. kahvaltı yapıp çıktık. dünkü erkek aradı kızı. konuştular. kız çocuğun bizimle buluşmak istediğini söyledi. olur dedim. aynı kafede buluştuk. konuşmaya başladık ve sonra ben çocuğa kızla yaşadıklarımızı anlattım. onun artık bir boş bakınız yazarı olmadığından ve benimle seviştiğinden bahsettim. çok şaşırdı ve ağzından tek cümle çıktı:

"yok artık lebron james."
(bkz: uludag sozluk yazar fantazileri)
boş bakınız kadar boş olan hikayedir.
(bkz: senin de sevişmediğin gün yok birader)
(bkz: yemek yemeğe vakit buluyon mu bari)
(bkz: yiyosa yiyişelim hadi)
(bkz: congrafuckinlations)
güncel Önemli Başlıklar