bugün

dış ülkelerin üzerimizde adice oynadıkları psikolojik oyunlara pabuç bırakmamaktır.

şunları bir sallandıracaksın paradigmalarından artık kurtulmalı, ne olursa olsun tek bir bütün olmayı savunmaya başlamalıyız. çünkü tüm bu kutuplaşmalar temelinde insanları birbirine düşürmek için yapılmaktadır. biraz düşündüğünüzde, mevcut düzende herkes günlük yaşantısını olağan biçimde devam ettirdiği müddetçe, kimsenin bir diğeriyle alıp veremediği yoktur. kimsenin etrafındakilerin huzurunu incir çekirdeğini doldurmayan meseleler hakkında bozmaya hakkı yoktur.
neymiş, soyum sopum kökenimmiş, giyim kuşamımmış. kime ne kardeşim? ben beşbin farklı soydan geliyor olabilirim, ama bu ülkede yaşamak, bu ülkeye katkıda bulunmak gibi bir amacım var. manevi olarak da bağlılık hissediyorum işte. benim hissim bu. huzurlu ve makul şartlarda da hayatımı devam ettirmek istiyorum. sıradan bir vatandaşım işte.
ülkemin sokağında dolaşanı, sabah gözgöze geldiğim, aynı araca bindiğim, konuştuğum; belki de atıştığım, tartıştığım, sinirlendiğim o insanların hepsini de seviyorum işte. soyu sopu benimle aynı diye değil, kıyafeti hoşuma gidiyor diye değil, sadece aynı yerde yaşadığımız için seviyorum. bir derdim de yok birileri silinsin-ölsün diye.
medeni(!) batılılar, hesapta bilimin ilimin tavan yaptığı medeniyetlerde yaşıyorsunuz, Osmanlı Devleti'nin ilk yıllarındaki kadar bile, 700 yıl öncemizdeki kadar bile medeni değilsiniz ki. Biz kimseyi kıldan tüyden meseleler için dışlayan bir toplum değiliz, Orta Asya'dan geldiğimizden beri bir ton ulusla ve ırkla karıştık, kaynaştık. tek bildiğimiz de insanları ne olursa olsun sevmektir işte.

bizim derdimiz kim nerden gelmiş, ne giymiş değildir; olmamalıdır. daha önemli sorunlarımız var, borcumuz arttı, işsizlik had safhada, istediğimiz gibi değil, birilerinin istediği gibi yaşıyor; onları istediklerini yiyip içiyoruz. bizim bunları konuşmamız lazım, asıl dertlerimizi konuşmamız. hakkın hukukun geçmediği, insanların bir kere olağan raydan çıktıktan sonra bir daha iflah olamamasını, devletin adaleti sağlayan birimlerine güvenimizin niye kalmayıp kendi içimizde mafyalaşıp çeteleştiğimizi, niye insanların kendi adaletlerini kendilerinin sağlamaya çalıştığını, niye hoşgörü sınırlarımızın azaldığını konuşalım.
eminim, herşey daha güzel olacaktır, sadece şunu bilmek önemlidir: eğer insanlar bir şekilde gruplara ayrılıyor ve etiketleniyorsa, bunun ötesinde de hiçbir düşünce ve fikir çıkmıyorsa, o gruplaşmada ülke dışı eller vardır arkadaşlar. aman diyeyim.