bugün

Genelde aleviler olmakla beraber Anadolu'da yaşayan hanımlar bir işe başlarken: yoğurt mayalarken, turşu kurarken, hamur yoğururken, ocağa yemek koyarken;
Nazara karşı kurşun dökerken, üzerlik yakarken;
hasta olan kimsenin sırtını sıvazlarken, çorba içerken, alnına elini koyarken

Benim elim değil Fatma anamızın eli olsun diye başlarlar işlerine.

Bu temenninin tek sebebi Fatma annemizin peygamberimizin kızı ve hazreti Ali'nin eşi olması değildir.

Bir gün hazreti Fatma tencerede helva pişirirken imam Ali yeni aldığı çok güzel bir kıyafet ile içeri girer. Hazreti Fatma imam aliyi bu şekilde görünce bakmaktan kendini alamaz, aklı da karışır yanlışlıkla elini tenceredeki helvaya sokup karıştırmaya başlar. Hazreti Ali Koşar yanına tencereden çıkarır elini. O çıkarana kadar elinin farkında olmaz peygamberin kızı.

Bu anlatı üzerine Fatma ananın elinin yenilmezliğine gücüne kutsallığına inanılır.

Asırlardır Anadolu Alevileri arasında bu kutsallığın dile dökülmüş halidir ''bizim elimiz değil Fatma anamızın eli olsun'' sözü.

El figürünün kutsallığı ise tabiki çok daha önceye eski Türklerde dayanmaktadır. Umay ananın elinin bereketi ile başlar bu yolculuk.

Hazreti Meryem'in dogum yaparken tuttuğu dal parçasını el olarak hissetmesi ile. Ve hristiyanların doğum yapan kadının elini kim tutarsa tutsun o el hazreti Meryem'in elidir inancı ile.

Anlattığım hikayeden ortaya çıkan Fatma Ana elinin kutsallığı ise son zamanlarda farkli anlamlar da yüklenmesi ile daha farklı bir popüler olmuştur.
Kolye tasarımcılarının da payı çok büyük tabi:d

Araplar arasında Hamse eli denilen, bir benzeri hindular, hristiyanlar, museviler arasında da bulunan el figürü ise bugün kendine Fatma Ana eli olarak yer bulmuştur.