bugün

modern hayatın tüm gerginliği bedeninizi terk ederken, çevrenizin samimiyetsizliği tümden yok olurken, yalnızlığı da bünyenizden atıyorsunuz. bir sabah gözlerinizi açtığınızda duvarda kocaman bir 1940 yazıyor. havanın o mavi soğuğunu hissediyorsunuz ve bunu bastıran, yanınızda maria puder'in sıcak nefesini solumaya başlıyorsunuz. radyoda hitler hararetle konuşurken, siz zifaf gecesi için ısıtılmış ve sabaha geri soğumuş suyu, antik mobilyaların arasından geçerek, saksıdaki çiçeklere dökmeye başlıyorsunuz. sevdiceğinizin yanağından öpüp işe gidiyorsunuz, sağda solda fabrikalar, 1940'lı yılların makinelerinin ezgisel tıkırtıları arasında.

garip bir durum, hayat sizden aldığı aşkı mutlaka yine size bir sabah geri verebilir.. ( hemen sevinmeyin, düş aleminizde tabi)
Dolar almaya giderim.

Edit: malum ikinci dünya savaşı diye bir olay olacak.
uyanamam kardeşim o vakitlerde portakal ağacında vitamin bile değildim.
Uyana uyana savaş zamanına uyanmisim kendi payimin..