bugün

hayatın ortasına öylece fırlatılmış olduğu halde kendi ölümünü düşlememiş, kendini kendi elleriyle hiçliğe itmeyi istememiş kişi, aptal bir mahkumdan başka bir şey değildir. oysa bütün evren bu konuda bize yardımcı olmaya hazırdır, bütün köprüler betonun sert yüzeyine çağırır bizi, bütün bıçaklar bedenimize üçüncü bir uzuv olmak için can atar; ama bir şey buna inatla karşı çıkar: yaşama güdüsü. saçmalığın, çelişkinin ve elbette acının doruk noktası burasıdır. ölümü delicesine arzulamak ve ölememek...