bugün

saçınız başınız bozulmuştur ve binbir umutla bir değişiklik olsun diye berbere gidersiniz. berber sağınıza geçer, solunuza geçer, boynunuzu düzeltir, faullerinizi kısaltır falan fistan, bir sürü uğraşır... siz içinizden sürekli kendinizi avutmaktasınızdır; 'olacak, biraz sonra güzel olacak, daha bitmedi, bitince olacak' vs... ve hiç beklemediğiniz anda -maymun-insan konusunda darvin'e hak vermek gerektiğinizi düşündüğünüz andır- berber boynunuza doladığı o astarımsı kumaşı kaldırıp sıhhatler olsun der ki, hayalleriniz yıkılmıştır. saçınızın arkasını da görebilesiniz diye ayna tuttuğunda 'şkaç yıllık hukukumuz var, bozuntuya vermeyeyim' deyip güzel diye geçiştirirsiniz.

kapıdan çıkar çıkmaz saçını bozan insanın içeride yaşadıkları buna benzer bir durumdur. anlamak, acısını paylaşmak gerekir. hatta mümkünse yüzüne bakmamak gerekir.
berberin saçı, kendisine göre taramasıdır en büyük neden.