bugün

yazarın kendince duyarlılıkları yüzünden tuhaf kelimeleri kitaba tıkıştırması sonucu bir kitabın okunmaz hale gelmesidir.
yazıktır verilen paraya da sarfedilen emeğe de...
açıkgöz yayınevlerinin üniversite son sınıf öğrencilerine çevirterek içine sıçtığı kitaplar bu kapsama girer. hoş ülkemizde adam gibi çevirmen de kalmamıştır ya, neyse.
bembeyaz arka plana alt yazıyı beyaz koyan aptal altyazı şirketlerinin de karışacağı suçtan mağdur olmak durumudur. 10 dakika bir bok anlaşılmaz.
*
okuma sevgisini yoketme yöntemlerindendir.
kitabı okuyabilene sabır büyük ödülü verilesidir.
internet'in hayatımıza girmesi çevirilerin de daha iyi olmasını sağlamıştır kuşkusuz. artık her terim, her söz grubu araştırılabilir hale gelmiştir bu da saçma çevirilerin azalmasını sağlamaktadır.
çeviri konusundaki en acı tecrübemse türkiye'de çeviri kontrolü diye bir şey olmamasıdır. yani okumaya niyet ettiğiniz kitapla çeviri farklı olabilir çünkü çevirinin kontrolü değil sadece düz okuması yapılmaktadır. titiz yayınevlerini tenzih ederim.
çevirinin orijinaliyle birebir aynı olması beklenemez, beklenmemelidir. her sözcüğe bağlı kalmaya çalışsak saçma sapan bir şey çıkar ortaya. özellikle de postmodern metinler söz konusu olduğunda çevirmen olarak arada minik tanımlamalar yapmak ve metni anlaşılır hale getirmeye çalışmak farzdır. benim çevirideki kriterim kendi anlamadığım hiçbir şeyi o çeviriye yazmamak ve kitabı elimden geldiğince okunabilir kılmaktır. * orijinalini birebir okumak isteyen metnin orijinal dilini öğrenmelidir.