bugün

Başakların yeni yeşillendiği bir yaz günü başlıyor benim hikâyem. Ailemin ilk göz ağrısı, ilk yavruları... Benden sonra altı çocuk daha var ama ben hep bir başka gözlerinde..

Varlığı görmedim; bu yüzden yokluğu bilemem.

Herkes gibi, herkes kadar yaşadım ben de bu topraklarda. Evet ben de okudum, ben de geçtim o sıralardan...

Benim de hayallerim vardı dünyamdan büyük; bombalarınızdan küçükmüş.

12'imde gülüşünü kaybettim annemin, sarılışını...

12 yaşımda öksüz kaldım bu koca dünyada.

Büyük adam olur muydum bilmiyorum ama çok severdim okul müdürümüzü. Belki bir köy okuluna müdür olur, ben de başkalarına hayal olurdum.

Ama olmadı. Babam yoksul, ben gururluydum.

Yedi çocuğa bakmasına dayanamadım, bir köşeye geçip kendi hayallerime dalamadım...

Ata mesleğine tutunduk. Ben diyeyim sınır ticareti, siz deyin kaçakçılık; ne fark eder ölümün karşısında.

34 kişiydik. 34'ümüz de akraba

Kim kime ağlayacak arkamızdan, hangimize yanacak yürekler.

Bir yaz günü başlayan hikâyem, bir kış günü kaçak yolunda bitiverdi.

Hepi topu 18 sene işte.

Beyaz karlara düştü kanım, koca bombalar düştü üstümüze.

işte ben o hikayelerden biriyim, ben de o kış günü beyaz kara düşen 34 candan biriyim.

Öksüz çocuk toprağa düştü, anasının yanına bir mezar daha kazıldı.

işte benim hikayem de böyle bilinsin.

Domdom kurşunu değil koca bombalar bedenimdeki...

Yine teke tekte yenilmedik, yine haindi pusu.

Şair yazarsa bir daha, aynen böyle yazsın!

Domdom kurşunu bile değil bu sefer ki! Aynen böyle yazsın şair.
. .

Belki kızacaksınız ama bir çift sözüm var;

Eğer beni öldüren bombalar adalet'i de öldürmediyse,

Adalet talep ediyorum...

Herkesin hakkı değil mi adalet?

Yoksa

O kocaman, pahalı bombalarını beni öldürmekte harcadığı için devletten özür dilemeli,

Hedefi şaşırmayıp beni öldürdüğü için Genelkurmay'a teşekkür mü etmeliyim!?
görsel