bugün
- bik bik'in mutfağına konuk olmak15
- mert hakan yandaş12
- jose mourinho20
- sari renkli seker13
- sudekiray14
- eve çağıran erko24
- bimde çalışanda akıl var mı17
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı110
- fenerbahçe taraftarı31
- victor osimhen8
- anın görüntüsü28
- ismail kartal9
- the crying one9
- okan buruk19
- fenerbahçe nasıl kurtulur10
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı12
- fenerbahçe9
- siber güvenlik başkanlığı10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı12
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı13
- narin güran18
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- b'u r c u24
- neden sürekli kabız oluyorum17
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm12
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- sağ yan ağrıması8
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi8
- uludağ sözlük discord grubu12
bugün hava kapalıydı.. pencereyi açınca karlı havanın soğuk rüzgarının sesi esiyordu evin her bir kesimine. remziye ise ahşaptan yapılmış; 1950 yıllarından kalma, yağmur yağdığında ve şiddetli rüzgar estiğinde ürkütücü sesler çıkaran ve hikaye kitaplarını süsleyen bir evin üst katında, odasındaki sıcak yatağına uzanmış haldeydi. daha 9 yaşındaydı remziye. okula tek başına gidip geliyordu; sabah güneş doğmadan yola çıkarak ve akşam güneş battıktan sonra engebeli ve toprak yolları aşarak eve dönerek.. remziye diğer köy çocuklarına karşın okumayı seçmişti.. annesi ve babasını kaybettiği gün onlara bir söz vermişti çünkü.. okuyacak, zengin olacak ve kendisi gibi mağdur olan kız çocuklarına sahip çıkacak ve onları okutacaktı. annesi ve babasının son isteği tam da buydu.
remziye her zamanki gibi okula gitmek için yatağından fırladı içini kaplayan bir şevkle, babannesinin kendisini uyandırmasını beklemeden.. ülkenin batı kısımlarından toplanan yardım kampanyası sayesinde artık yeni ve mis gibi kokan bir forması vardı, giymek için sabırsızlanıyordu. hazırlandıktan sonra paldır küldür aşağıya indi, kahvaltıyı hazırlayan babannesine arkadan sarılarak yanağına bir öpücük kondurdu.
güneş daha doğmamıştı, remziye evden çıkıp yola revan oldu. kış artık gelmişti, 30cmlik bir kar tabakası oluşmuştu. remziye yürürken artık zorlanıyor, ayakları ıslaaya başlıyordu. önünde daha 4 km yol vardı. eve dönmeyi düşünürken karşısında birden, çamura saplanmış olan at arabası belirdi. adamın, yüzünü tamamen gölgede bırakacak kadar büyük bir şapkası vardı. atın çıkardığı ince ve tiz haykırışlar remziye'yi ürkütmüştü. ne yapacağını bilememiş ve olduğu yerde dona kalmıştı. adamda esrarrengiz bir hava vardı ve sağlam papuç olmadığı olasılıklar dahilindeydi. remziye kötü bir şeyler hissetmişti ve oradan biran önce uzaklaşmayı istiyordu. fakat içinden de bir ses de adama gidip yardım edebileceğim bir şey var mı diye sormak için debelenip duruyordu. remziye kendisine göre doğru olanı seçti ve adama doğru gitmeye başladı. işte o an...
gözlerini açtığında elleri ve ayakları iple, sırtını dayadığı tahta sütuna bağlanmıştı. kapkaranlık bir odadaydı ve eşyaları kestirmek çok güçtü. üzerindeki ilk şoku atlattıktan sonra neler olduğunu anladı. o adam remziye'yi kaçırmıştı.. ne olduğunu anlamaya çalışırken ayak seslerini duydu yukarıdan gelen. imdaat! yardım ediiin! diye çığırmaya başladı vakit kaybetmeden. remziye muhtemelen bodrum katındaydı. yukarıdan kare şeklindeki kapak-kapı- açıldı ve içeriyi kaplayan ışığın eşliğinde bir de merdiven indi. o adam.. geliyordu.. remziye iyice korkmuştu ve olduğu yere doğru iyice sünedi. adam şapkasını çıkardığında ise kim olduğunu anladı. şerafettin'di.. köyün delisi. şerafettin doğru düzgün konuşamıyordu bile. remziye'ye yemek bir tas çorba ve kurumuş bir ekmek parçası getirmişti. açlıktan zayıf düşmüş olan remziye bir köpek gibi direkt çorbaya saldırdı. kaç saattir bu halde olduğunu kestiremiyordu. şerafettin bir şeyler demeye çalışıp geri yukarı çıktı ve kapıyı kilitledi.
babannesi remziye'nin hala dönmemesinden şüphelenerek okul yoluna koyuldu. aklından bin bir türlü senaryo geçiyordu.
şaçmalığın dibine vurum sözlük; roman yazan ben şimdi küçük bir hikaye bile yazamıyordum.. yani yazamıyorum. belki kahraman bakış açısıyla yazsam daha güzel olurdu ha? plan ve kurgu yapmadan yazarsam böyle olur işte. silmeye de kıyamadım, o kadar zamanımı aldı oğlum.
gerçek olan bir şey var ki; hikaye-roman kahramanlarının bir süre sonra ipleri eline alması..
siz onlara hayat verirsiniz, yer içirirsiniz, büyütür ve geliştirirsiniz ama artık o sizin kontrolünüzden çıkar.
karşınızda artık kendi başına hareket eden bir kahraman vardır. siz ona bir şey yaptırmak istersiniz ama bu onun iradesine kalmıştır. artık kontrol hikayenin kahramanındadır. artık o sizi yönetmeye başlar. mesela bir çizgi film olan casper'da ki o hayalete siz kötülük yaptıramazsınız, o bunu kabul etmez. o iyilik timsali olmasıyla vardır. onu o yapan budur işte...
bence de çaylaklığımın artık kaldırılması gerekmiyor mu? durumum hiç iyi değil sözlük, hem de hiç...
remziye her zamanki gibi okula gitmek için yatağından fırladı içini kaplayan bir şevkle, babannesinin kendisini uyandırmasını beklemeden.. ülkenin batı kısımlarından toplanan yardım kampanyası sayesinde artık yeni ve mis gibi kokan bir forması vardı, giymek için sabırsızlanıyordu. hazırlandıktan sonra paldır küldür aşağıya indi, kahvaltıyı hazırlayan babannesine arkadan sarılarak yanağına bir öpücük kondurdu.
güneş daha doğmamıştı, remziye evden çıkıp yola revan oldu. kış artık gelmişti, 30cmlik bir kar tabakası oluşmuştu. remziye yürürken artık zorlanıyor, ayakları ıslaaya başlıyordu. önünde daha 4 km yol vardı. eve dönmeyi düşünürken karşısında birden, çamura saplanmış olan at arabası belirdi. adamın, yüzünü tamamen gölgede bırakacak kadar büyük bir şapkası vardı. atın çıkardığı ince ve tiz haykırışlar remziye'yi ürkütmüştü. ne yapacağını bilememiş ve olduğu yerde dona kalmıştı. adamda esrarrengiz bir hava vardı ve sağlam papuç olmadığı olasılıklar dahilindeydi. remziye kötü bir şeyler hissetmişti ve oradan biran önce uzaklaşmayı istiyordu. fakat içinden de bir ses de adama gidip yardım edebileceğim bir şey var mı diye sormak için debelenip duruyordu. remziye kendisine göre doğru olanı seçti ve adama doğru gitmeye başladı. işte o an...
gözlerini açtığında elleri ve ayakları iple, sırtını dayadığı tahta sütuna bağlanmıştı. kapkaranlık bir odadaydı ve eşyaları kestirmek çok güçtü. üzerindeki ilk şoku atlattıktan sonra neler olduğunu anladı. o adam remziye'yi kaçırmıştı.. ne olduğunu anlamaya çalışırken ayak seslerini duydu yukarıdan gelen. imdaat! yardım ediiin! diye çığırmaya başladı vakit kaybetmeden. remziye muhtemelen bodrum katındaydı. yukarıdan kare şeklindeki kapak-kapı- açıldı ve içeriyi kaplayan ışığın eşliğinde bir de merdiven indi. o adam.. geliyordu.. remziye iyice korkmuştu ve olduğu yere doğru iyice sünedi. adam şapkasını çıkardığında ise kim olduğunu anladı. şerafettin'di.. köyün delisi. şerafettin doğru düzgün konuşamıyordu bile. remziye'ye yemek bir tas çorba ve kurumuş bir ekmek parçası getirmişti. açlıktan zayıf düşmüş olan remziye bir köpek gibi direkt çorbaya saldırdı. kaç saattir bu halde olduğunu kestiremiyordu. şerafettin bir şeyler demeye çalışıp geri yukarı çıktı ve kapıyı kilitledi.
babannesi remziye'nin hala dönmemesinden şüphelenerek okul yoluna koyuldu. aklından bin bir türlü senaryo geçiyordu.
şaçmalığın dibine vurum sözlük; roman yazan ben şimdi küçük bir hikaye bile yazamıyordum.. yani yazamıyorum. belki kahraman bakış açısıyla yazsam daha güzel olurdu ha? plan ve kurgu yapmadan yazarsam böyle olur işte. silmeye de kıyamadım, o kadar zamanımı aldı oğlum.
gerçek olan bir şey var ki; hikaye-roman kahramanlarının bir süre sonra ipleri eline alması..
siz onlara hayat verirsiniz, yer içirirsiniz, büyütür ve geliştirirsiniz ama artık o sizin kontrolünüzden çıkar.
karşınızda artık kendi başına hareket eden bir kahraman vardır. siz ona bir şey yaptırmak istersiniz ama bu onun iradesine kalmıştır. artık kontrol hikayenin kahramanındadır. artık o sizi yönetmeye başlar. mesela bir çizgi film olan casper'da ki o hayalete siz kötülük yaptıramazsınız, o bunu kabul etmez. o iyilik timsali olmasıyla vardır. onu o yapan budur işte...
bence de çaylaklığımın artık kaldırılması gerekmiyor mu? durumum hiç iyi değil sözlük, hem de hiç...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar