bugün

insanoglu dogdugu günden beri hayattan beklentileri olan varliktir. cevre baski ile olusan beklentilerin darasini düstükten sonra insanin kişisel gercek beklentilerinden bahsediyoruz. yoksa kiz yahut erkek ailelerinin hayirli kismet olma sartlari değildir ha...

istemek baslar herşey. iyi bir iş, iyi bir araba, iyi nazik akıllı bir eş, huzur ve benzeri seyleri herkes ister. ama bazilari sadece istemekle kalir.

isteklerinin ve beklentilerinin ugruna bedel ödemekten kacinanlar, akıl denen melekenin üstüne bagdas kurup tembel tembel oturanlar sadece istemekle kalir. gariptir ki bu kişiler ühühühüh diyerek en cok feryat figan eden ve kaderin böylesine yaziklar olsun diyenlerdir.

ne yazik ki bu kişiler tembelliklerinin, bedel ödemekten kacinmanin zavalliğina gark olduklarindan dolayi ilk basta hulusi kentmenvari babacanlik gösterseniz sonra siktiretdersiniz. cünkü kendi düsenin aglama musikisini sadece kendi dinler.

ama diyelim ki isteklerinin peşinde bedeller ödeyen, yokus yukari ayaginda prangalar ile kosan kişilerin tökezlemesi ile hatta düsüs ne kadar trajik ise göt üstü oturan kader kader diyip keder bulan kişiler arasinda azimsanmayacak kadar fark vardir.

biri olmayacak olamayacak mahi hülyalar kurar, gerceklik duygusu sifirlanmiştir. ama digeri ise gercekci hedefler ile herşeyin bir bedeli oldugunu - zitlarin birliği prensibini hatirlayiniz- bildiği için daha değerlidir.

sözün özü ya bu isteklerin için bedel ödeyip kral olursun - maglup olsan bile bu yolda galip sayilir maglup- yahut bedellerden kaçar tembellik yapar sadaka dilenirsin. ya tahtta oturursun yahut yeni camii'de mendil acarsin amigo.

hadi entryi bir e.e. cummings'in bir özlü sözü ile bitirelim:

Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir.
Bu savaş bir başladı mı artık hiç bitmez!..
(bkz: HAVA SOĞUDUĞUNDA GÖLGE VEREN AĞAÇLAR UNUTULUR)