bugün

öncelikle bu yazıyı oturduğum yerden sıcacık çayımı yudumlayarak yazmadığımı söylemek istiyorum. ben tunceli'de komando olarak vatani görevimi yapmaktayım. sayısız göreve çıktım ve çıkmaya devam ediyorum. kimse oturduğum yerden ahkam kestiğimi zannetmesin diye bunu belirttikten sonra yaşanan birkaç gerçeği paylaşmak istiyorum.

bölgeye ilk gittiğimizde komutanlar bizlere kürtler düşmanımız değildir. ancak hiç birine güvenmeyin dediler. nedenini ileride anlayacağımızı söylediler. peki karşılaştığım şeyler nelerdi?

-birerli kol düzeninde intigal ettiğimiz asfalt üzerinde bir evin önünden geçerken evden bir projektör büyüklüğünde ışık yandı. bu ışığı bölüğün en önünden en arkasına kadar yavaşça gezdirdiler. muhtemelen sayı aldılar. tabi başımıza gelecekleri anlasak dahi bir şey yapamadık. 2 saat kadar sonra taciz ateşine uğradık. gerilla taktiği gereği hemen kaçtı kancıklar. allah'a şükür kimseye bir şey olmadı.
-ne zaman bir tepeye pusu atsak allah'ın boş verdiği bu yere hemen bir çoban önünde bir sürüyle ilişiveriyordu.
-güvenliğini aldığımız karakola köyden adamların gelip de güya bilgi alma çabası.
-internet kafede otururken kurşunlanan askerden sonra çarşının yıllardır yasak olması.
-ıssız tepelere ev kurmuş köylünün teröriste erzak yardımını kendi gözlerimle görmem.

benim bölüğümde hatırı sayılır derecede kürt arkadaşım olmasını göz ardı etmiyorum. görevini yapan kürtler de var ancak gördüğüm üzere şerefsizlik yapan kalleş bir kesim de mevcut.