bugün

Doğu olarak Yakın Doğu'yu (ön asya ve ortadoğu) ele alırsak insanı insanlığından utandıran farktır.

Bugün Filistin'de, Suriye'de, Irak'ta, Pakistan'da insanlar bir bardak temiz suya, bir kutu ilaca, bir somun ekmeği muhtaçken...

Malta'daki kerkenezler bilmem ne kuşunun Mart ayında avlanmasının yasak olup olmaması konusunda referanduma gitmişler. iki buçuk ay bu referandum için hazırlıklar yapılmış, oy pusulaları basılmış, yasak olsuncular ve olmasıncılar gösteriler düzenlemiş, hatta italya, Fransa gibi ülkelerde toplantılar yapılmış. Bu saçma sapan referandumun maliyeti en az beş yüz bin euro olarak değerlendiriliyor. Sikindirik bir kuşun (tam adını hatırlamıyorum) -hem de beslenme açısından önem arz etmiyor yani tavuk ördek gibi bi şey değil- avlanıp avlanmamasını referanduma sokacağım diye beş yüz bin Euro harcarsan, öte tarafta insanlar 1 Euro'yu bile bulamaz ve açlıktan, hastalıktan, ilaçsızlıktan kırılırken nasıl olur da insan haklarından, evrensel değerlerden bahsedebilirsin?

Evet, medeniyet güzel şey, evet ilerleme güzel şey, ama bu kadar bencillik, bu kadar utanmazlık, bu kadar aymazlık nereye kadar? O salak kuşun avlanmaması için yasak çıkarırsın olur biter; lastik botlarla sana iltica etmeye çalışırken denizde somon balıkları gibi ölüp kalan insanlar o kuşlardan daha mı değersiz?

Netice de Batı da suçlu, Doğu da suçlu. Farkları hangi bakımdan suçlu oldukları noktasında toplanıyor. Batı, bencillikten, vurdumduymazlıktan, hep ben hep bencilikten, aymazlıktan, insan hakları evrensel değerler deyip bunları kendi içinde uygulayıp kendinden olmayana tam tersi davranmasından, ikiyüzlülükten dolayı suçlu.

Doğu da, dogmalara saplanıp kalmışlıktan, cehaletten, sorgulamamaktan, düşünmemekten, tembellikten, kadercilikten suçlu.

Bu devran böyle devam eder gider...