bugün

bizim rahmetli amcanın aldığı iki kilo hamsiyi bize çay balığı diye yutturmaya çalıştığı gün hayatı sorgulamıştım. git sazan falan al, Ankara'da hamsi yetişecek deniz mi var sayın amcam.
balık tutmayı değil balık pazarında dolaşmayı öğrenmiştir...
kardeşim, belki rast gelmemiş belki acemilik, oltaya vurmamış balık allah nasip etmemiş, peki, ne demek "balığa gidiyorum"?

size balık getireceğim" demek.

balık avlamaya gidiyorum ve elimde balıkla-balıklarla geleceğim ve karnımız doyacak.

eve balıksız dönülmez, balık pazarına ya da kooperatife uğranır, 2 kilo balık alınıp dönülür.
(bkz: bana balık tutmayı değil balık almayı öğret)
gururunun oyuncağı olmuş, tutamadım diyemiyecek olmasından mütevellit el altından iş çeviren insandır.
(bkz: balık tutmaya gidiyorum deyip balık pazarında dolaşan insan) ah şu karakter sınırlaması.

muhtemelen elinde bir kova balık ile evine dönecek insandır.