bugün
- memati1923'ün gelişiyle başlayan süreç24
- gideon reid morgan jj42
- babalar günü15
- ismeti yazar yapan moderatör11
- özge özacar'ın memeleri11
- kurban eti dağıtmak mecburi mi9
- kaka'nın eşinin boşanma gerekçesi8
- hoşlanılan kıza bayramda mesaj atmak11
- yatakta fırtına gibi esen erkek12
- inciden yazar nakli13
- güzel kadınların problemli olması19
- kendini hunharca teşhir eden liberal türk kızları13
- diyanetin türkleri araplara şikayet etmesi12
- yazın göt boyunda şort giyen kızlar9
- dünyanın en güzel kızlarının olduğu ülkeler9
- özgür özel11
- ups boobss nickli yazar29
- yazarların başarılı olduğu dersler10
- yazarlarin orgazm olurken kurduklari cumleler13
- 15 haziran 2024 macaristan isviçre maçı9
- kitap okuyan erkek11
- anın görüntüsü15
- memati192313
- erkeklerin hiç iltifat almaması13
- 14 haziran 2024 almanya iskoçya maçı19
- 5 milyon tl verseler fatih ürekle sevişir misiniz17
- erkekte en seksi göz rengi hangisidir sorunsalı15
- moda iskelesi8
- yurtdışı çıkış harcı8
- iğneye iplik geçiremeyenlerin ioçk'yı eleştirmesi11
- insan olmaya ceyrek kala13
- hasan can kaya13
- herkes fakirse neden avmler dolu9
- kitapçıya gidip dakikalarca vakit geçiren dallama9
- kürt kızlarının namuslu olduğu gerçeği12
- turk kizlarinin rus kizlardan daha guzel olmasi15
- kızlar kilolu erkeklerle seksten zevk alırmı30
- istanbul da yaşayan yazarlara soru10
- bazen ekmek arası salça yiyorum9
- hasan can kaya'nın gözaltına alınması9
- yetkili yapsanız da yeter11
- epeydir sozluge fotomu atmamis olmam9
- zall'ın yapacağı sözlüğe sokayım sorunsalı10
- tüm sözlük kölemdir20
Rumeli'de yetişen büyük velîlerden. Bugünkü Arnavutluk sınırları içinde kalan Usturumca'da doğdu. 1553 (H.961) senesinde Sofya'da vefât etti.Kabri, Sofya yakınındaki Sâlihiyye'dedir.
Küçük yaştan îtibâren ilim öğrenmeye başlayan Bâlî Efendi, Sofya ve istanbul'da ilim tahsil etti. Zamânının âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri öğrenip âlim oldu. Velîlerin sohbetlerinde bulundu. Kalbinin tasfiyesi ve nefsinin tezkiyesi ile meşgûl oldu. Nefsinin kötü isteklerini terk ederek, kalbini temizledi.
Yedi sene dağlarda, mağaralarda dolaştı. Tek başına kalıp, herkesten uzak durdu. istanbul'a gitti. Tavukpazarı yakınlarında, Hakîm AliPaşanın kendisi için inşâ ettirdiği dergâhta, insanlara ilim öğretip feyz saçmakla meşgûl olan Kâsım Çelebi'nin hizmetine girdi. Kâsım Çelebi, Çelebi Halîfe nâmıyla meşhûr Cemâl Halvetî'nin talebesiydi. KâsımÇelebi'nin ilim ve feyzinden istifâde ile kemâle gelip olgunlaşan Bâlî Efendi, ahlâkta güzel, amelde gayretli, ilimde üstün oldu.
Kâsım Çelebi'nin hizmetinde bulunduğu sırada Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin mânevî işâretiyle Fusûsü'l-Hikem kitabına şerh yazdı.
Hâdise şöyle nakledilir: Daha hocası Kâsım Çelebi'nin hizmetinde, ilim öğrenmek, nefsini tezkiye ve kalbini tasfiye etmekle meşgûl iken bağa gitmişti. Bir müddet bağın bakımı ile uğraştıktan sonra, yanına biri geldi. Bu gelen tanıyıp gördüğü, bilip işittiği kimseye benzemiyordu. Selâm verdi ve; "Benim Füsûs adlı eserimin müşkillerini hâlleyle" deyip, Bâlî Efendinin eline birkaç kâğıt tutuşturdu. Bâlî Efendinin şaşkınlığı arasında, geldiği gibi kayboldu. Bağda işini bitiren Bâlî Efendi, dergâha döndü. KâsımÇelebi'ye durumu arz etmek üzereyken, mübârek hocası durumdan haberdâr olduğunu işâret ettikten sonra şöyle anlattı: "Bundan önce âlem-i misâlde Resûlullah'ın sallallahü aleyhi ve sellem huzûrundaydık. Muhyiddîn-i Arabî hazretleri; "Ümmetinin büyüklerinden birinin benim kitabımı şerh edip şüpheleri gidermesini arzu ederim." dedi. Biz de hemen Resûl-i ekremin huzûrunda niyâzda bulunup; "Bu saâdet benim halîfelerimden birine nasîb olsun." diye yalvardığımda, arzum kabûl edilmiş, bu işin sana verildiği bildirilmişti. Bu mânâ bizim çoktan mâlumumuzdur. Haydi Allahü teâlâ mübârek etsin." buyurdu.
Tasavvuf yolunda ilerleyip olgunlaşan Sofyalı Bâlî Efendiye hocası icâzet verip, Allahü teâlânın dînini öğretmek vazîfesi ile bugün Bulgaristan sınırları dâhilindeki Sofya'ya gönderdi.
Orada yıllarca insanlara doğru yolu göstermek, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmekle meşgûl oldu. Zamânın pâdişâhı Kânûnî Sultan Süleymân Hanın bâzı seferlerine katıldı. Allahü teâlânın dîninin yayılması ve insanlar üzerinden zulmün kaldırılıp adâletin hâkim kılınması için savaşan islâm ordusunun muzafferiyeti için duâlarda bulundu. Pekçok kerâmetleri görüldü. Birçok talebe yetiştirip, çeşitli bölgelere gönderdi. Rumeli'nin müslümanlaşması, insanların Cehennem ateşinden kurtulması için durmadan çalıştı. On binden fazla talebesi arasında, en meşhûr iki halîfesi; Kurd Efendi ve Nûreddînzâde Muslihuddîn Efendilerdi.Yavuz Sultan Selîm Hanın kâdıaskerlerinden Sarıgürz Nûreddîn Hamzâ Efendiye de mektuplar yazıp nasîhat ederdi.
Sofyalı Bâlî Efendi yetiştirdiği kıymetli talebeleri yanında pek faydalı eserler de yazdı. Bunlar: Şerh-i Füsûsü'l-Hikem, Etvâr-ıSeb'a, Şerhu Hadîs-i Küntû Kenzen, Risâletü'l-Kazâ vel-Kader, Kıssa-i ibrâhim Aleyhisselâm, Mecmûatü'n- Nesâih, Risâletü't-Tasavvuf ve Vâridât adlı eserlerdir.
Hayâtını islâm dîninin emir ve yasaklarını öğrenmek ve insanlara anlatmakla geçiren Sofyalı Bâlî Efendi, Selânik yakınındaki Salâhiyye'de vefât etti ve orada defnedildi.
Kabri kazılırken, bir küp altın çıkarıldı. Çıkan altınlar kâdıya teslim edildi. Uçlardaki derviş gâzilerin her halleriyle yakînen ilgilenen Kânûnî Sultan Süleymân Hana durum arz edildi. Mezarından çıkan altınlarla kabri üzerinde bir dergâh ve câmi yapılmasını emretti. Bu işle Fâtih Sultan Mehmed Han devri âlimlerinden Ali Kuşçu'nun torunu Sofya kâdısı Abdurrahmân bin Abdülazîz Efendi'yi vazîfelendirdi. Sonunda güzel bir dergâh ile zarîf bir câmi inşâ edildi.
Bâlî Efendi pek güzel şiirler de yazmıştır. Manzûme-i Vâridât adlı eseri şiirlerinden meydana gelmiştir.
Hûr-ı'nin düşme dâm-ı zülfüne zâhid gibi
Geç hevâsından behiştin maksad-ı Aksayı gör
beyti onun bu şiirlerindendir. Yâni; "Cennet hûrilerinin zülfünün tuzağına düşme.Cennet'in nîmetlerine de bakma, asıl maksadı gör. Allahü teâlânın rızâsını gözet." demektir.
1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.522
2) Tezkire-i Halvetiyye, SüleymâniyeKütüphânesi, Es'ad Efendi Kısmı, No: 1372, v.16b
3) Kitâb-ı Silsilet-il-Mukarrebîn ve Menâkıb-il-Müttekîn (Münîrî); v.119b
4) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.42
5) Sefînet-ül-Evliyâ; c.3, s.227
6) Sicilli Osmânî; c.2, s.4
7) Mu'cemü'l-Müellifîn; c.3, s.38
alıntıdır.
Küçük yaştan îtibâren ilim öğrenmeye başlayan Bâlî Efendi, Sofya ve istanbul'da ilim tahsil etti. Zamânının âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri öğrenip âlim oldu. Velîlerin sohbetlerinde bulundu. Kalbinin tasfiyesi ve nefsinin tezkiyesi ile meşgûl oldu. Nefsinin kötü isteklerini terk ederek, kalbini temizledi.
Yedi sene dağlarda, mağaralarda dolaştı. Tek başına kalıp, herkesten uzak durdu. istanbul'a gitti. Tavukpazarı yakınlarında, Hakîm AliPaşanın kendisi için inşâ ettirdiği dergâhta, insanlara ilim öğretip feyz saçmakla meşgûl olan Kâsım Çelebi'nin hizmetine girdi. Kâsım Çelebi, Çelebi Halîfe nâmıyla meşhûr Cemâl Halvetî'nin talebesiydi. KâsımÇelebi'nin ilim ve feyzinden istifâde ile kemâle gelip olgunlaşan Bâlî Efendi, ahlâkta güzel, amelde gayretli, ilimde üstün oldu.
Kâsım Çelebi'nin hizmetinde bulunduğu sırada Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin mânevî işâretiyle Fusûsü'l-Hikem kitabına şerh yazdı.
Hâdise şöyle nakledilir: Daha hocası Kâsım Çelebi'nin hizmetinde, ilim öğrenmek, nefsini tezkiye ve kalbini tasfiye etmekle meşgûl iken bağa gitmişti. Bir müddet bağın bakımı ile uğraştıktan sonra, yanına biri geldi. Bu gelen tanıyıp gördüğü, bilip işittiği kimseye benzemiyordu. Selâm verdi ve; "Benim Füsûs adlı eserimin müşkillerini hâlleyle" deyip, Bâlî Efendinin eline birkaç kâğıt tutuşturdu. Bâlî Efendinin şaşkınlığı arasında, geldiği gibi kayboldu. Bağda işini bitiren Bâlî Efendi, dergâha döndü. KâsımÇelebi'ye durumu arz etmek üzereyken, mübârek hocası durumdan haberdâr olduğunu işâret ettikten sonra şöyle anlattı: "Bundan önce âlem-i misâlde Resûlullah'ın sallallahü aleyhi ve sellem huzûrundaydık. Muhyiddîn-i Arabî hazretleri; "Ümmetinin büyüklerinden birinin benim kitabımı şerh edip şüpheleri gidermesini arzu ederim." dedi. Biz de hemen Resûl-i ekremin huzûrunda niyâzda bulunup; "Bu saâdet benim halîfelerimden birine nasîb olsun." diye yalvardığımda, arzum kabûl edilmiş, bu işin sana verildiği bildirilmişti. Bu mânâ bizim çoktan mâlumumuzdur. Haydi Allahü teâlâ mübârek etsin." buyurdu.
Tasavvuf yolunda ilerleyip olgunlaşan Sofyalı Bâlî Efendiye hocası icâzet verip, Allahü teâlânın dînini öğretmek vazîfesi ile bugün Bulgaristan sınırları dâhilindeki Sofya'ya gönderdi.
Orada yıllarca insanlara doğru yolu göstermek, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmekle meşgûl oldu. Zamânın pâdişâhı Kânûnî Sultan Süleymân Hanın bâzı seferlerine katıldı. Allahü teâlânın dîninin yayılması ve insanlar üzerinden zulmün kaldırılıp adâletin hâkim kılınması için savaşan islâm ordusunun muzafferiyeti için duâlarda bulundu. Pekçok kerâmetleri görüldü. Birçok talebe yetiştirip, çeşitli bölgelere gönderdi. Rumeli'nin müslümanlaşması, insanların Cehennem ateşinden kurtulması için durmadan çalıştı. On binden fazla talebesi arasında, en meşhûr iki halîfesi; Kurd Efendi ve Nûreddînzâde Muslihuddîn Efendilerdi.Yavuz Sultan Selîm Hanın kâdıaskerlerinden Sarıgürz Nûreddîn Hamzâ Efendiye de mektuplar yazıp nasîhat ederdi.
Sofyalı Bâlî Efendi yetiştirdiği kıymetli talebeleri yanında pek faydalı eserler de yazdı. Bunlar: Şerh-i Füsûsü'l-Hikem, Etvâr-ıSeb'a, Şerhu Hadîs-i Küntû Kenzen, Risâletü'l-Kazâ vel-Kader, Kıssa-i ibrâhim Aleyhisselâm, Mecmûatü'n- Nesâih, Risâletü't-Tasavvuf ve Vâridât adlı eserlerdir.
Hayâtını islâm dîninin emir ve yasaklarını öğrenmek ve insanlara anlatmakla geçiren Sofyalı Bâlî Efendi, Selânik yakınındaki Salâhiyye'de vefât etti ve orada defnedildi.
Kabri kazılırken, bir küp altın çıkarıldı. Çıkan altınlar kâdıya teslim edildi. Uçlardaki derviş gâzilerin her halleriyle yakînen ilgilenen Kânûnî Sultan Süleymân Hana durum arz edildi. Mezarından çıkan altınlarla kabri üzerinde bir dergâh ve câmi yapılmasını emretti. Bu işle Fâtih Sultan Mehmed Han devri âlimlerinden Ali Kuşçu'nun torunu Sofya kâdısı Abdurrahmân bin Abdülazîz Efendi'yi vazîfelendirdi. Sonunda güzel bir dergâh ile zarîf bir câmi inşâ edildi.
Bâlî Efendi pek güzel şiirler de yazmıştır. Manzûme-i Vâridât adlı eseri şiirlerinden meydana gelmiştir.
Hûr-ı'nin düşme dâm-ı zülfüne zâhid gibi
Geç hevâsından behiştin maksad-ı Aksayı gör
beyti onun bu şiirlerindendir. Yâni; "Cennet hûrilerinin zülfünün tuzağına düşme.Cennet'in nîmetlerine de bakma, asıl maksadı gör. Allahü teâlânın rızâsını gözet." demektir.
1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.522
2) Tezkire-i Halvetiyye, SüleymâniyeKütüphânesi, Es'ad Efendi Kısmı, No: 1372, v.16b
3) Kitâb-ı Silsilet-il-Mukarrebîn ve Menâkıb-il-Müttekîn (Münîrî); v.119b
4) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.42
5) Sefînet-ül-Evliyâ; c.3, s.227
6) Sicilli Osmânî; c.2, s.4
7) Mu'cemü'l-Müellifîn; c.3, s.38
alıntıdır.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar