bugün

Babama yalan söyledim gençler. O zamanlar sizlerin yaşlarındayım.

hayırsız evlat davranışı ama napayım yaptım bir kere. yapmaz olaydım, yemin ederim hala korkudan tir tir titrerim.

yaş küçük, lise dönemleri. oldum olası televizyon seyretmeyi sevmeyen bünyem, radyolara dadanmış. elimde walkman, kulağımda kulaklık, o zamanın ünlü dj'lerinin programlarını dinliyorum.

içlerinden biri de muzo. Adam o zamanlar komik beyler kabul edin. Böyle yorganın altına girip her gece dinleyip dinleyip gülüyorum. Arada annem açıyor kapıyı, yatsana evladım geç oldu, neye gülüp duruyorsun diyor, babama dönüp bey bizim bu çocuğa bir şeyler oluyor bir doktora mı götürsek diye yakınıyor.

Neyse efendim öğrendim ki muzo bursa’ya gelecek. Koydum kafaya bu sefer gidicem.

Kuzeni de kandırıyorum ve Tayyare Kültür Merkezinden bilet almaya gidiyorum.

Kadına parayı uzatıyorum, önlerden diyorum, kadın veriyor 10. Sıradan. Daha gösteri biletleri yeni çıkmış, kadın 10. Sıradan veriyor.

Kadına daha önden istediğimi söylüyorum ama olmadığını söylüyor. Müdürünü görmek istiyorum diyorum. Lisedeyim özgüvene bak. Biraz daha diretse cumhurbaşkanına mektup yazıcam o derece. Neyse kadın bakıyor ben ciddiyim biletleri değiştiriyor, en ön sıradan hatta en ortadaki iki koltuğu veriyor.

Günlerden Pazar. Muzo günü.

Şimdi muzo’ya gideceğim ama bunu bizimkilere nasıl anlatacağım bilemiyorum. Babam sert adam, muzo kim dese açıklayamayacağım durumu.

işte o zaman patlatıyorum şu meshur yalanımı, etüt var dersanede ona gidicem diyorum. Kuzenle gidicez diyorum ve çıkıyorum evden. Kuzenle tiyatroya gidiyoruz, koltuklarımıza kuruluyoruz.

Muzo geliyor canlar. Gösteri gayet güzel gidiyor, gülüyoruz eğleniyoruz falan derken, adamın seyircilerin arasına karışacağı tutuyor.

Dolaşırken birden kolumdan tutuyor gel sahneye diyor.

Bak hep söylemişimdir bir ortamda ben varsam, kesin benim başıma bir şey gelir. Filmlerdeki şişko gözlüklü çocuk gibiyim, kesin ilk ben ölücem yani. Durum böyle.

Yok diyorum, o çekiştiriyor ben direniyorum, sonunda çıkıyorum sahneye.

O esnada muzo ile konuşurken flash lar patlıyor falan. Neyse günü sağ salim atlatıyorum gençler, eve varıyorum, iyiydi etüt falan deyip odama çekiliyorum.

Ertesi gün sabah.

Bizim eve her sabah bursa gazetesi gelirdi o dönemlerde. Babam da sabah okurdu bu gazeteyi bir güzel. Benim de umurumda olmaz. O sabah gazeteyi eve ben çıkartıyorum. Çıkartıyorum da sür manşet’te muzo gençleri güldürdü başlığının altında benle muzo’nun o fotoğrafını görme şerefine erişiyorum.

Allah o foto muhabirini nasıl biliyorsa öyle yapsın.

Yemin ederim ben böyle korku bilmem. Yusuf büyük insan modundayım.

Ne yapacağım da bu resmi görmesini engelleyeceğim diye düşünüp duruyorum. Sayfayı komple alıyorum, ıslatıyorum. Bak korkudan beyin fonksiyonlarım durmuş durumda. Gidiyorum sayfayı ıslatıyorum, sonra da babama iç sayfalarını verip en dış sayfası ıslanmıştı attım diyorum.

Bre gerizekalı, gazete ıslanacak olsa bir tek sayfası mı ıslanır.

Kesin babam anlıyor bir şeyler ama üzerime varmıyor. Ben de gerizekalılığıma doymayayım, muzoyla gazeteye çıkmışım, imha ediyorum gazeteyi. Neyse velhasıl gençler sosyal bir mesajla konuyu toparlayayım, ananıza babanıza yalan söylemeyin. Akıllı olun.