bugün

her zorluğun altından kalkma gücünü çocuğuna aşılayan babaya, gün gelip güçsüz düştüğünde bu gücü geri vermektir ya da hatırlatmak diyelim.

çok sağlıklı ve yaşına göre çok dinç olan baba peşpeşe sağlık sorunları yaşar olmuştur. bunları atlattıktan sonra bir ara omuzları düşmüş bir halde görülür ki, daha evvel hiç görmemiştir oğul babayı, bu şekilde.

ve farkedilir ki tv de sık sık sağlıkla ilgili programları izlemeye başlamıştır.
bütün cesaret toplanır, çünkü onyılların otoritesine hafif ayar verilecektir, "ne o ya baba hastalık programları mı izliyorsunuz" denir. *
baba bir an omuzlarını dikleştirir. sonra başka kanala geçer. o günden sonra daha diktir. daha sağlıklı.

he, bu arada çok sevdiği vehbi koç un 100 sene yaşadığı oğul tarafından sık sık dile getirilir. tıpkı zor işlere hazırlanan oğula anlattığı başarı hikayeleri gibi.

ne yapılsa babanın oğula verdikleri geri verilemez de, olduğu kadar işte.

"patron sen son hücren tükenene kadar dik kal, öyle görmeye alışmışız"
nice senelere, sağlıkla.
zordur.
bu da bir bakın, okuyun entrysidir. belli zaten.
ancak babanın torununa yani evladına vererek iadesini gerçekleştirebileceğin bir iştir.

yoksa babana onun sana verdikleri geri vermen imkansızdır.

yılları,emekleri,sevgisi,şefkati,sapasağlam arkanda olduğunu hissettirmesi,onunla dimdik ayakta durman...el hasılı uzar gider bunlar ama sen daha başlamadan yılar ,bıkar,pes edersin..
(bkz: tenezzül etmemek)
babaların hakkı ödenemez, allah hepsine uzun ömürler versin, erken yaşta hayata veda edenlerin mekanını cennet eylesin.