bugün

Ülkemizde kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan bir kısmı hariç tabir-i caizse tek ayak üzerinde 40 takla atarak yaşamaya çalışan bilimum kesime memur, aldıkları aylığa ise maaş denmektedir. Onlarda her insan gibi yaşamak için paraya, para içinde işe ihtiyaç duyan yurdum insanıdır. Aldıkları maaşlar öyle abartılı rakamlar olmamakla birlikte nedense sürekli "ne iş yapıyorlarda o kadar maaşı hakediyorlar." şeklinde geyiklere maruz kalsalar da bu geyiği çeviren geyikçi işi düştüğü zaman o eleştirdiği memur önünde el pençe divan durmaktadır.
Kamu hizmeti gören kamu personeli yaptığı işin gereği neyse onu yapmakla mükelleftir. genelde bu işini yaparken bürokrasi devreye girer ve hoşlanmasa da bunu yapmak zorunda kalır. bu da vatandaşımıza ya oyalama yada "memur işte işini düzgün yapsa bunlar olmaz" sözleri ile tepkiye sebep verir.
birçoğumuzun aldığı maaş öyle atla deve de değildir. asgari yoksulluk sınırı 2.240tl civarında belirlenmişken memur bu rakamın ya yarısını şanslı ise 2/3'ünü alır. Zaten aybaşı denen kavram memur denen omurgalıdan çıkmıştır.
Yani efendiler bir memur olarak bana gıcık olan arkadaşların aslında gıcık olmasının çok fazla haklı sebebi yoktur. bazı efsaneler dışında kamu hizmeti ile görevlendirilen bizlerin kaderle garip teması dışında onlardan bir farkı olmadığımız aşikardır.
Kamu kadrolarının gerektiğinden fazla istihdam edilerek birilerine kıyak yapılması biz memurların değil seçimle seçerek başımıza getirdiklerinizdendir ki bunun suçlusu olarak bizleri saymayınız. bizler sadece memuruz. kaldı ki artık memur olabilmek içinde sınav koymuşlardır. bu da garip bir ironidir. hem sınav olup, hemde bu kadar kendi referanslarını işe almaları garip bir tesadüf olduğunu düşünmek vejeteryan olduğum için boğanın bana saldırmayacağını düşünmemle doğru orantılıdır ki; ben vejeteryan değilim.
velhasıl kelam, ülkemizde her şartta mağdur edilen, maaşları ağızlarda büyüdükçe büyüyen bu kesim aslında sadece mecbur olduğu için bu yolu seçen yüzbinlerden daha fazlası değildir. Bunlardan memnun olmayan genç kesim açılan sınavlara iştirak etmeyerek en azından bir sonraki nesile bir umut kapısı açabilir (yerseniz.)
bazısının gözünde büyüyen, bazılarıncasa küçümsenen maaştır.
işsizliğin tavan yaptığı bir ülkede üç kuruşluk memur maaşının göze batması normaldir. empati yapmak lazım bu anlamda. *
"zaten sadece ağızlarada kalır o maaş hiç ceplere dolanmaz." dedirten bir durumdur.