bugün

kişilik değişiminin hangi boyutlara ulaşabileceğini bizlere gösteren andır.

aynaya bakıp çeşitli surat ifadeleri yapanlar(böyle mi güzelim/yakışıklıyım böyle mi?), asansör içerisinde gizli kamera var mı lan acaba diye düşünmeden edemeyenler ve asansör tavanında küçük bir kamera merceği arayanlar, doğa için her türlü fedakarlığı yapıp asansör içerisindeki çöpü kapının deliğinden aşağı katlara itenler, burnunu kurcalayıp sümük kütlesini top haline getirdikten sonra işaret parmağıyla şut çekenler...

bilmiyoruz sanıyorsunuz değil mi?
osuruğun salındığı andır.
kimileri için stresin başladığı andır.en üst kattan zemin katına inilen o kısa ama bir ömür gibi geçen süre çok zordur klastrofobiyası olanlara..üstelik bir de asansörün içinde büykçe bir örümcekle karşılaşılırsa, bu sefer klastrofobiyayla birlikte araknafobiya da baş gösterir.
bu ikisi de başıma gelmedi.örümcekten de asansörden de korkmuyorum ama eğer asansörde kalırsam yapacak bir şeyimin olmaması ve dışardan gelecek yardıma muhtaç olmam beni bu evrende çok yalnız hissetmeme sebep oluyor.ne zaman asansörde kalma korkusu yaşasam daha bi dindar oluyor,Allah'ın beni takip etmeyi bırakmamasını diliyorum.
tek başına değil de bir yabancıyla asansörde iseniz saçma bir sesizliğin eşlik ettiği gözlerin biribirinden uzağa çevrildiği, bir an önce bitse de kurtulsam şu durumdan diye düşünülen, kimilerinin şarkı mırıldanmaya çalışıp bir yandan acaba herif sinirlenip bana dalar mı endişesini taşıdığı ve bu sebepten bir yere bir göğe baktığı, kiminin ikide bir aynaya bakıp durumu geçiştirmeye çalıştığı andır. ancak en kötüsü göz göze bakıp kısa ama o durumda oldukça uzun bir sesizlikten sonra karşıdakinin (yaşlı bir amca)
- meraba can.
- meraba.
gibi saçma bir dialogun geçtiği ve sonra gözlerin kaçırdığı andır ki bu görülmüştür ve bu hale sonradan uzun süre gülünmüştür.