bugün

proaktifedit: bol miktar küfür ve argo içermektedir.

***

- abi bunlara godoş demek, godoşlara hakarettir!
+ haksız mıyım yani?
- haklısın abi, hayır nasıl dövmüyorlar kadınlarını anlayamıyorum ben de!
+ sonuçta dayak cennetten çıkmadır.
- öyle abi, benim sevgilim yapsa basarım tokatı!
+ tokat yetmez direkt gireceksin tekme yumruk!
- abi hatta gerekirse odunu ıslatıp döveceksin!
+ dur bak...

***

sabıkalı olduğunu tesadüfen öğrendiğim iğrenç taksi şöförü ile, taksim'den bahçeşehir'e doğru ilerliyorduk, sabaha karşı pera'nın önünden taksi çevirmemin cezasını çekiyordum. araca bindiğimizden beri sürekli diğer arabalara ana avrat küfreden, arada dikiz aynasından beni kesen şöför, arada kafasını bana çevirip onay bekleyerek, "levyeyle dalacaksın buna", "bunları çükünden duvara asacaksın", "şeytan diyor indir döv" gibi cümleler kuruyordu. başta sadece anlamsız bakışlarla kafamı sallayarak, muhattap olmaktan kaçınsam da, "hayır bunlar yüzünden bir kere yatıp çıktım, yine yatar çıkarım, en azından içeridekiler delikanlı" lafını ettikten sonra, "aman abim", "güzel abim", "haklısın canım abim" demeye başladım, tek isteğim, dayak yemeden eve ulaşmaktı.

***

"dur bak" dedikten sonra heyecanla beklemeye başladım, sağ koluyla direksiyonu tutup, sol kolunu kapı ile koltuk arasına sokup, kurcalamaya başladı. çıkacak olan şeyi heyecanla bekliyordum, tek korkum hollywood filmleri gibi, filmin başında gözüken suç aletinin mutlaka kullanılacak olmasıydı. uzun uğraşlar sonrası kısa ama kalın bir sopa çıkardı. korkudan ne yapacağımı şaşırdım, darptan yatmış ve elinde sopa tutan bir şöföre kendimi emanet etmiş, ıssız bir yolda ilerliyordum. işin en kötü tarafı; farkında olmasa da, sinirlendiği, dövmeye doyamadığı, sürekli eleştirdiği adam bendim.

+ ben bunla girerim her zaman kavgaya!
- güzelmiş sopa hakikatten abim.
+ güzel tabi... sen bu neden kısa biliyor musun?
- neden benim güzel abim, ben pek bilemedim.
+ uzun oldu mu manevra yapamıyor, uzun sopalı birine girsen bununla, o bir kere vurana kadar sen 20 kere geçirirsin!
- oo abi iyi akıl etmişsin, süpersonikmiş gerçekten.
+ tabi biz çok adam dövdük... ama bak yengen öyle bir şey yapsa işte bununla döverim, godoş bunlar, godoş, hayır kadına kızmıyorum da bu godoşları bulsam, delikanlılığı öğretene kadar kafalarını duvara vururum!
- ...
+ hayırdır sustun?
- abi şey... işte benim sevgilim yapmıştı bir kere öyle, ertesi gün bir daldım buna, ama nasıl dövüyorum abi, allah seni inandırsın, ağzını burnunu kırdım, zor aldılar elimden!
+ helal be koçum!
- ehe ehe.
+ aferin sevdim seni, zaten gürbüz bir şeysin.
- sağol canım abim, bir sigara ister misin?
+ yakayım bakayım... bu ne?
- davidoff abi, slim.
+ ne bu karı sigarası gibi!
- abi bırakmaya çalışıyorum da ondan, yoksa camel içerdim eskiden.
+ yak yak buradan yak.

ağzımda tekel 2001, arkama yaslandım, uzun sigara içmeyeli epey olmuştu, tüm prensiplerime aykırı davranmış olsam da bütün uğraşlarım ve yalakalıklarım sonucu darpçı abinin sevgisini ve saygsını kazanmıştım, sigaradan son anda kıllansa da gözünde tam bir delikanlı olmuştum, bunu yapmak için bir kadın dövme hikayesi uydurmam gerekmiş olsa da, hayatta kalmak için böyle masum yalanlar söylenebilirdi.

arabaya bindiğimin beşinci dakikasında yolda yürüyen mini etekli bir kızı görmüş, yol boyu dönen godoş muhabbeti, kızdan etkilenerek giriştiği uzun bir monoloğu sonucu başlamıştı;

"bak bak bak karıya bak, bak bak bak ulan *mı gözüküyor be, ulan kimler s*kiyordur bunu, gerçi onlar s*kemezde, neden çünkü godoşlarla çıkar bunlar, allah bilir sevgilisi vardır bunun, adamım diye dolaşıyordur sokaklarda, ulan senin sevgilin yarı çıplak gecenin dördü sokakta, millete iş atıyor, sen de evde boynuz parlatıyorsun, bak kardeş, geçen bir karı aldım bunun gibi, g*t baş açıkta, saat yine böyle bir saat, telefon etti, sevgilisiyle konuşuyor, canım işte bizde çıktık bardan, eve dönüyorum ben de taksideyim falan, ordan da herif muhtemelen tamam canım falan diyordur, erkekliğin yüzkaraları, o kızın dışarı çıkmasına izin ver, hadi vermedin kaçtı, ertesi gün ağzını burnunu kırma, sonra ben erkeğim de, hey yarappim, godoş bunların alayı, valla godoş"

arabaya bindiğimden beri belki 1000 kere godoş demiş, tavırlarıyla beni hayattan soğutmuş, "yok yahu böyle bir olay olamaz, gazeteciler abartıyordur" dediğim bütün kadına şiddet haberlerine bundan sonra inanacak olmamı sağlamıştı. bizler sustukça, bunlar konuşmaya devam edecekti ama ne yapabilirdim ki, gönül o elindeki sopayla onu dövmek isterdi, ama ıssız bir yolda, hobisi adam dövmek olan ve an itibarı ile sopaya daha kolay ulaşabilir olan bu adamla başa çıkmam mümkün değildi. şimdilik susmuştu, ben de arka koltuğa iyice sindim. bahçeşehire ulaştıktan sonra telefonum çalmaya başladı, arayan o an aramasını en son istediğimdi.

- efendim?
+ bebek bizim program bitti, ben eve dönüyorum.
- iyi.
+ haber vereyim dedim, sen napıyorsun?
- taksideyim.
+ noldu bir şey mi oldu, bir soğuksun.
- yok bir şey.
+ alla alla, bir şeye mi kızdın?
- tamam ararım sonra.
+ alla alla...

telefonla konuşurken merakla aynadan beni kesen şöför, üzerine vazife bilmiş olacak ki, "kimmiş bu saatte birader" dedi, "arkadaş" dedim, "he" dedi "ben de korktum sevgilin falandır diye", "neden korktun abi" dedim, "kadın kısmı en geç 12'de yatmalı" dedi, "bu saatte uyanık olan hatundan hayır gelmez". başımla onaylanıp, "şu köşede inebilir miyim" dedim. eve daha vardı, ama en azından yürüme mesafesine gelmiştik, muhabbet iyice boka sarmadan kurtulmak en akıllıcasıydı.

sokak köpeğine rastlamamak için dua ede ede eve yürürken, taksici abinin çükünü düşündüm.

muhtemelen 2 ya da 3 cm kadardı.
her dediğini onaylamaktır, bir keresinde eğitimin ne kadar gereksiz olduğundan ve kendisinin hayat okulundan mezun olduğundan dem vuran birine, kendimin de manifaturacılık yaptığımı söylemiştim. olur öyle yani, can sıkmaya gerek yok.

ayrıca; (bkz: bu sefer ağlatmadı)
Eğer normal hayatta şiddetle karşı çıktığınız düşünceleri bile onaylıyorsanız karaktersizin tekisinizdir. En iyisi hiç konuşmamak niye konuşmuyosun diye sorarsa da kafam bozuk demek ne oldu diye sorararsa da götoşun teki kız arkadaşıma laf etti diye muhabbet açmaktır. Bakalım nası tepkiler veriyo çakma delikanlı şoför.
dolmuş şoförüne de yapılan yalakalıktır ayrıca. şoför herhangi bir olaya sinirlenir kendi kendine söylenmeye başlar. ve sizden de bir destek bekler, o desteği bulamayınca da size o sorar o soruyu. "haksız mıyım kardeş?" diye. siz de mecbur olarak haklısın ağabey, bunlar hep böyle, şerefsiz insanlar falan dersiniz. derken şoförün siniri düzelir, başka konudan dem vurulur. "ee söyle bakalım yeğenim, sen nerede okuyon, o telefon yeni mi çıktı, kaç para verdin yav?" diye sorular sorar size. nadir de olsa siyasetten dem vurulur. işte burada devreye hemen sizin gözlem yeteneğiniz girmelidir. eğer dolmuşta 'cCc' bayrakları varsa ülkücü gibi konuşmaya çalışmalısınız. eğer dolmuşta herhangi bir simge yoksa biraz şoförün konuşmasına izin verin ve siyasi görüşünü çözmeye çalışın, gerisi gelecektir. ve ineceğiniz durağa gelince "hayırlı işler, kazasız belasız" gibi dilek cümleleriyle dolmuşu terkedersiniz.

(bkz: dolmuşta kaybolan yaşamlar)