bugün

uzun bir üniversite yılından sonra ilk kez *
eve gideceksiniz...
neyse memleketinizin otogarına giriş yaptınız..
otobüsten indiniz, çantanızı aldınız ve gözünüzle bir yakınınızı aramaya başladınız..
o anda gözünüze babanız ilişti...
gittiniz hemen yanına koşar adımlarla *
elini öptünüz... sarıldınız...
ve sarılırken gözünüzü açtığınızda onu gördünüz...
sizinle her telefon görüşmesinde ağlayan kadını...
komşularıyla sizin hakkınızda konuşurken okuduğunuz blümü söyleyemeyen ama bunu acaip bir tatlılıkla yapan kadını...
annenizi gördünüz....
yanına gittiniz..
bir anda durdunuz, ne yapacağınızı bilemediniz...
o ise karşınızda o tatlı, içi gülen ve hafiften parlayan gözleriyle size bakmakta..
hemen sarıldınız annenize doya doya...
o da sizden bu hareketi beklediği için depoladığı bütün o inci gibi göz yaşlarını bıraktı sizin omzunuza...
ondan sonra aynı şeyi istem dışında bile olsa sizde yaptınız...
ve ondan sonra anladınız ki :
ne o kişi siz olmadan, ne de siz o olmadan yapamazsınız...
annenize doya doya baktınız...
ve her bakışınızda onun ne kadar tatlı ne kadar sevecen olduğunu kat kat anladınız...

inanın bana bunları yaşadıysanız bana hak vereceksiniz...

annelerimizi üzmeyelim...
gülüşlerindeki güzellik hiç eskimez.yüzündeki kırışıklıklar da güzelliğini bozmaya yetmez.