bugün

anayasada kural ve kanunlar bellidir. bu kanunlara karşı çıkan herkese kanunlar eşit şekilde davranır, davranmak zorundadır..

demokrasi eğer çoğunluğa her istediğini yaptırma hakkını verecek olursa, verin tayyip'in eline silahı herkesi vursun, öldürsün. nasıl olsa çoğunluk onda ve bu vesile ile kanunlara da uymayabilir(!) öyle değil mi?
14 mart günü, akşamüstü saatlerinde açılan dava...

dava haberi duyulduğunda mesai çoktan bitmiş haftasonu tatili başlamıştı bile... ve türkiye iki gün boyunca bu haberi konuştu.

şimdi herkes dört gözle yarını bekliyor. zira dava haberinin etkileri, yani ilk şokun atlatılıp atlatılamadığı yarın hukuksal işlemlerin başlaması ve imkb'nin açılmasıyla belli olacak.

beklentiler imkb'nin bir düşüş yaşayacağı yönünde.*** merak edilen ise bu düşünün büyüklüğü. akp hükümetinin'nin türk siyaset tarihinin en liberal partilerinden biri oluşunu da hesaba katarsak;* akp'nin kapatılması haberiyle birlikte özellikle yabancı sermayede oluşacak tedirginliğin yarın meydana gelmesi beklenen düşüşte öneli bir pay oynayacağı yatsınamaz.

(bkz: liberal hükümetlerin can simiti olarak özelleştirme)*
demokrasiyi kullanarak laikliğe kurşun sıkanlara; demokrasinin yetiştirdiği laik hukukçular tarafından karşılık verilmesidir...
akp'nin kapatılması hatta bunun için dava bile açılması ne kadar yanlışsa,yine akp'nin icraatlarıda o kadar yanlıştır.kadrolaşmalar,türban,yök derken iyice çığrından çıkmışlardı gerçekten.
yüzde 47 oyla herşeyi yapabileceğini düşünen zihniyet işine geleni yapmak isterken özgürlükler,ekonomik reformlar,evrensel hukuk,uluslararası normlar gibi insanca yaşamın temel şartları olan unsurları görmezden geldiler.keşke bunları yapsalardı da özgürlüklerin önünü açıp sansür yasaları çıkarmasalardıda herkes onları destekleseydi.
memleketin çivisinin çıkmak ne kelime, girip girip çıktığının göstergesi olan davadır.

akp nedir? akp neo-liberal ekonomi politikalarını islamcılık sosuna bulayıp memlekete bir güzel yediren bir siyasi partidir. islamcılığı da şuculuğu da buculuğu da fasaryadır, akp sapına kadar bir burjuva partisidir ve dahi kökten dinci değil ama kökten kapitalisttir. 22 temmuz 2007 tarihinde yapılan seçimlerde %47 gibi bir oy oranıyla tek başına -ikinci dönem- hükumet kuran bu siyasi parti birileri tarafından kapatılmak istenmektedir. Peki bu birileri kimdir? Bu birileri de hükumeti kaptırdığı akp'ye bir de iktidarı kaptırmak istemeyen diğer bir burjuva cephesidir. türkiye siyasi tarihini az buçuk okumuş bir insan her iktidarın kendi burjuvalarını yaratıp semirttiğini bilir ve aslında türkiye'deki iktidar mücadelesi de tam olarak bu eksene oturur. şimdi insan durup düşünüyor: ulan zenginlerin birbirine soktukları davalar benim güzel halkımı neden bu kadar ilgilendiriyor diye.

işin bir diğer tarafında da 28 şubat hatırlanmalıdır. 28 şubat'la güya tasfiye edilen milli görüş kadrolarının aradan 5 yıl geçtikten sonra nasıl tek başına hükumet (iktidar demiyorum bak sayın okur, dikkat et) olduğunu biliyoruz. bu arada zil takıp oynayan birtakım sivrizekalının nasıl götünün üstüne oturduğunu da yaşadık gördük. 28 şubat'ı analiz edemeyen bu şabalaklar 27 nisan'da bir sevinç dalgasına daha tutuldular ki onu da %47'yle ödediler. askeri darbelerin (artık şimdikilere e-darbe mi desek ne desek bilemiyorum) çözüm getirmediğine kanaat getirmiş olacaklar ki şimdi de hukuki darbe peşine düştüler. bu çözüm getirir mi? nah getirir. şimdi akp yine çıkıp mazlum edebiyatı yapacak, chp yine laiklik bekçiliğini kimselere kaptırmayacak, yine demokrasinin kimin kime üstünlüğü olduğu tartışılacak vs. vs. sonra yine çalışan kesimlerin anası ağlayacak, zenginler her zamanki gibi yine kâr etmeye devam edecek.

bir de reel politikanın dışında, ahlaki açıdan değerlendirmek lazım bu davayı: demokrasilerde oy oranı ne olursa olsun, ister %50 ister %000,5 olsun bir siyasi partinin kapatılması ayıptır. ama bu ayıba memleketim çoktan alışmış olduğundan çok da sorun teşkil etmiyor. her iktidar, eline fırsat geçtiğinde siyasi hasımlarını bu yolla ekarte etmeye çalıştığından artık bu durumu yadırgamıyoruz. akp'ye kapatma davası açılınca demokrasi kahramanı kesilenlerin bir başka parti için aynı şey söz konusu olduğunda nasıl en cengaver parti kapatıcısı olduğunu da biliyoruz. velhasıl-ı kelam ilk taşı günahsız olan atsın diyeceğim ve dediğimi tutan olursa bütün taşlar yerinde kalacak.
hukukun siyasallaştığı iddialarıyla asıl iddiaların gizlenmeye çalışıldığı davadır. bak bak ne kadar da hassaslar kadrolaşma hususunda. sen git yök ün başına kendi kuklanı yerleştir, yargı içerisinde yerleşmeye çalış sonra kalk yargının siyasallaşmasından dem vur. ne büyük yüzsüzlük lan. zaten toplasan 10 parmağı geçmeyecek kadar az adam kalmış bunu da mı görmezsiniz. onlar bütün organları ele geçirsinler ama başka kimse elini bile sürmesin, sesini çıkarmasın. kuzum endişe etmeyin onlar ele geçirecekleri yerleri çoktan geçirdiler, zamanı gelecek muhalif tek harf etmeye hakkınız olmayacak, fırsatınız varken tarafsız yaklaşabilmeyi öğrenin.

ayrıca; asla ve asla demokrasi adına ve yargı bağımsızlığı yönünden eleştirilmemesi gereken davadır. aksi takdirde aklı başında her insanın alay konusu olursunuz.
iddaanamede yer alan suçlamaların değil bir siyasi partiyi kapatmak bunu dile getirmek için bile saçma sapan görüşler olduğu alenen ortada dururken, akp'yi sevmeyen, hatta nefret eden biri olarak kendine demokrat, kendine özgürlükçü zihniyetin nasıl yargıya bulaştığını gözler önüne seren bir dava.
yargıda sadece akp nin kadrolaşma hakkı olduğunu ve sadece ona ses çıkarmamamız gerektiğini öğrendiğimiz dava. iyiymiş.
(bkz: ders 1)
(bkz: akp nin oyu nasıl artar)
(bkz: youtube erişiminin engellenmesi)
(bkz: akp ye erişimin engellenememesi)
okuduğum son değerlendirme yazılarında, hakkında akp'nin 'staretejik bir hatası'ndan dem vurulan dava. ancak okuduklarımda bahsi geçen bu stratejik hata iddianamede örneklerle geçen ve savcının hemen hemen hepsini dayandırdığı nokta olan "laiklik" hususunda değil, akp'nin elinde bir güç olduğu halde parti kapatmalara dair olan anayasal hükümlerde bir düzenlenmeye gitmemiş olması, basınımıza göre. yani iddianamede geçen "laiklik karşıtı eylem ve söylemler"e bir atıf yok çok fazla, türk medyası daha çok "düzenlemezseniz düz..." demeye getiriyor ve örnek teşkil eden davaların ab normlarındaki durumunu analiz ediyor harıl harıl.

Kapatma davası sürecinin başladığı bugün, borsada yaşanan çakılma ve giderek yaklaşan ekonomik dalgalanmanın da bu davayla ilişkilendirildiğini hatta bir adım öteye geçip ergenekon operasyonu'nun da bu davaya neden olduğunu öne sürüldüğünü okudum akp'li yetkililerin demeçlerinde. bilhassa ertuğrul günay kapatma davası haberlerinin dolaşmaya başladığı andan itibaren en çok öne çıkan ve demeç veren isim. akp mkyk tarafından sözcü olarak seçildiği gayet açık olan ertuğrul günay'ın, başsavcı yalçınkaya'nın 'Kürt kökenli ve Nakşi olması'ndan dem vurması hayli ilginç...

ertuğrul günay'dan daha sert konuşan recep tayyip erdoğan'ın ise her demecinde parti kapatmaların demokrasiye uygun olmadığını belirtmesi doğal, doğal çünkü bir nalıncı keseri gibi kendine yontma düsturu hep vardı onda. kendisinin, türk siyaseti'ne aşina olduğu 80'li yılların başından itibaren kapatılan yirmiye yakın parti hakkında demokrasi neferliği yapmaması, şimdilerde okumaya devam eylediği "demokratik şiir"leri samimiyetsiz gösteriyor, hem de çok. yani türban ile ilgili yazdığım bir entryde de dediğim gibi, türbanın serbest olmasını isteyen insanlarımızın başka hiçbir özgürlük kısıtlaması karşısında "özgürlük ve demokrasi aşkıyla" görülmüyor olmasına -istisnalar var tabi ki- benziyor bu durum. insanlık için mücadele veriliyorsa şayet, neyse... unutmadan, recep t. erdoğan refap partisi kapatılırken epeyi aktif olmuş, sürece dair kimi yerde kanaat önderliği yapmış ve en önde su taşımıştı yangına o mevzuda, hakkını yemeyelim.

son olarak, çok zaruri ve de gerekçesi sağlam olmadıkça parti kapatmaların anti-demokratik olduğunu her daim düşünen şahsım aynı zamanda şunu da eklemekte fayda görüyorum. akp'nin kapatılması için açılan davanın sonucu ne olur şimdilik bilinemez elbette, lakin dava iddianamesinde bulunan kimi basit maddeler insanı güldürüyor, bunların yanındaki o ciddi teşekküller ve gerekçelere rağmen.

yine yazılır yine çizilir konuya dair...

edit: anlatım bozuklukları.
akp den zerre hazzetmeyen biri olarak söylemeliyim ki türkiye nin hiçbir bokuna yaramayacak bir girişimdir keza 5 yıl yasaklanan bu siyasiler yakın bir gelecekte aynen Menderesin Demokrat Partisinin yerini Adalet Partisinin alması, sonrası Erbakanın Milli Nizam Partisinin kurulup kapatılması, sonra Milli Selamet Partisine dönüşmesi, sonra kapatılıp Refah Partisinin kurulması, sonra kapatılıp Fazilet Partisi, Saadet Partisinin kurulması gibi yeni bir isim ve illa ki ampülvari bir sembolle karşımıza çıkacaklardır. mesela minare sembollü bir rahmet partisi. yaklaşık olarak 2013 civarı yapılacak seçimlerde % 70 lere varan bir oy patlamasıyla bu yeni nur topu partimiz iktidarı ele geçirecektir. tüm bu yorumları ne ışığında mı yapıyorum. ülkenin dört bir yanını saran ampül kardeşliği ışığında. 27 yıldır türkiye nin başkentindeyim. çankayanın merkezinde çalışıyorum ve her tarafı bir karanlık almış gidiyor. bu kadar yobaz ne zaman üredi, çoğaldı hiç farkında değilim ama gülen ve saz arkadaşları yıllar yılı öyle derinden öyle alttan çalıştılar ki bugün " velev ki siyasi simge " olan türban köşkün göbeğine yerleşmiş vaziyette. " tutturmuş laiklik elden gidiyor diye. millet istiyorsa tabii ki gider " diyen bir başbakanı o ülke insanları kendisi yönetsin diye başa getiriyorsa güzel kardeşlerim bunda bu tayfanın zerre suçu, vebali yoktur. bu ülke yurttaşları kendilerini buna layık görmektedirler. burada odun kömür yardımı geyiğine girip fakir edebiyatından da prim yapma gibi bir derdim yok ama bu tansiyonlar ve planlarla olan bize oluyor. ne mi oluyor? çürüyüp gidiyoruz. dünyanın geri kalanı aydaki arsaları paylaşırken biz birbirimizi yiyip duruyoruz.
ilginçtir; en fazla, avrupa birliği yetkilileri ve ab üyesi ülkelerin yöneticileri tarafından eleştirilen dava.

işleri henüz bitmemiş anlaşılan.
başbakanın 94te söylediği sözlerin bile delil olarak kullanıldığı saçma bi dava..* *
italya gibi bir ülkede faşist parti kurmak yasakken, almanya'da nazi görüşünü temel alan partilere kurulma izni verilmezken, avrupa birliğinin ''demokrasiye aykırı, kaygı verici'' diyerek nasıl zortladığını bize göstermiş olan dava.
neden açılmıştır, bu dava , kımın işine yarar?
yuz de 47 az gelmiştır. malum yerel yonetımler seçımıne, az kalmıştır.
belkı de sayın savcımız seçimler de yuzde 70 oy alması için, akp ye destek vermektedır.
bu hızla ben bıle oy verebılırım.
akp'nin oyunu artirip artirmayacaginin ilgisiz oldugu davadir. ayni mantikla gidersek, abdullah ocalan'in hapiste olmasi pkk sempatizanlarinin sayisini artiriyorsa onu hapisten cikarmamiz mi gerekiyor? konu "yok iktidar partisi kapatilmaz", "yok yuzde 47 milli irade vs vs", "akp'nin oyu artar" ... diye carpitiliyor ve konu gercek platformunda (akp gercekten laiklik karsiti mi) tartisilamiyor. sanirim akp'nin, ab'nin ve de liberallerin istedigi bu. gelin akp gercekten laiklik karsiti mi onu tartisalim. belki bu tartisma ve bu dava hem akp'ye hem de karsitlarina birbirlerini anlamak icin iyi bir firsat verir. ben yuzde 47 oy aldim, iktidardayim istedigimi yaparim mantigi yanlis bir soylemdir ve sorunu derinlestirmekten baska ise yaramaz.
show tv nin 17/03/08 tarihinde yaptığı sms anketine göre, kapatma davası sürecinde oyların dağılımı şöyledir.

%70-- akp
%18-- chp
%4 -- dtp

Edit: kalan yüzdelik kısım diğer partilerdir.
"demokrasiye vurulabilecek daha büyük bir darbe varmıdır?" diye düşündürecek eylemdir. bu olayla kime ne kazandırılacaktır. ben akp yi savunan bir insan olmamakla beraber yapılan eyleme anlam verememekteyim. bu ülkede demokrasi mevcuttur. madem yüzde bilmem kaç oyla geldiler saygı duyacaksın. elbet bu partiye oy veren insanlar erken veya geç neyin ne olduğunu anlar. herşeyin cezasınıda mükafatınıda halk verir.

(bkz: sivil darbe)
sonunda hiçbir şey değişmeyecek olaydır. çünkü; seçmenlerin her ikisinden ( yuvarlak hesap) biri bu partiye oy vermiş. artık ne 60 yılındayız ne de millet saf... madem ülkemizde demokrasi var. bu anayasada şekli bakımdan kalmamalıdır.

madem akp kapatılamaz, kapatılmamalı...

akp bir tüzel kişidir ve geçmişte ki tüzel kişilerin yasaklanmasını gördük... temcit plavı gibi önümüze önümüze geldiler..kişiler yasaklanmalıdır bizzat.

akp milletvekilleri açısından açılan dava haklı ve yerinde bir davadır. bu kişilerin 71'i de gerek anasayaya, gerek siyasi partiler yasasına, gerek insan haklarına ve yine gerekse anayasamızda belirtilen laiklik ilkesine karşı suç işlemişlerdir.

işte suçları:

http://www.milliyet.com.t...ticleID=505857&ver=34

tamam sen % 47 oyla gelebilirsin lakin bu sana suç işleme hakkı vermez... o beğenmeyip değiştirmeye çalıştırdığınız düzen için; milyonlar şehit oldu... ulusun artık mazlum edebiyatını yememesi lazım gelir...
her şekilde olan "talihim yok bahtım kara " diyen milletimize olacak.
siyasi yasaklı olması istenen kişilerin arasında zafer üskül'ün de adının geçmesine şaşırdığım davadır...
parti kurmanın bu kadar kolay olduğu bir ülkede bu aslında çokta şaşırılacak bişey olmasa gerek.R.T.E de eminim partisinin bu şekilde bir tepki alacağını biliyordu,fakat yine de bana göre türkiyede çözülmesi gerken sorunlar arasında ilk beşe bile girmeyecek türban mevzusunu kovalıyor.terör,yoksulluk,yolsuzluk,sağlık,eğitim.
ülke adına gerçekten de üzücü bir dava.11 savcının 5inin ret oyu vereceği zaten görünen köy.bu dava akp'ye oy kazandırır mı kazandırmaz mı belli olmaz ama ne kadar hatalı bir yönetim olursa olsun bu şekilde hükümette olan insanları alaşağı etmeye çalışmak çok çirkin.1 ay önceki tablo atatürk'ün kemiklerini ne kadar sızlatıyorsa akp'ye karşı açılan kapatma davası da o kadar sızlatır.
akp için büyük bir şans olan, kanguru mahkemelerinin kurulacağı dava.

dava uzun sürecek ve 2009 yerel seçimlerinde, akp için baklava-börek olacak. yeme de yanında yat. cevizli baklava ve kol böreği tarifi için aşağıya alayım sizi.

-----------------------------------------
dün tevede gördüm sayın başbakanımızı , gözlerinde ıslaklık, benim vatandaşım, ösgürlük, hmınım hmınım diyordu. gözlerine ve suratına , senelerin ustalığı ile yerleştirdiği "anne bu çocuk beni dövdü!" mazlumiyeti ile ne kadar da biçar duruyordu. yurttaş olarak çok acıdım, sarılasım geldi, teselli etmeliydim o nu, "kaka yargıtay, eğk onlar, pis!, üzülme sen" demek istedim. yaklaştım tevenin camına, sanki bana bakıyordu, oyuncağını almışlardı. o kadar savunmasız o kadar masumdu ki! hemen seçim yapılmalıydı ve ben de koşa koşa akepeye oy vermeliydim, sandıklar nerede? çabuk! demokrasi kuracağım türkiye'de!

şov tevenin haberlerine geçtim. pos bıyıklı, yılların sunucusu ali kırca'nın sol omzunun üst kısmında bir anket göze çarpıyordu, ankette kocaman akp : %70 yazıyor, oy oranı. nasıl sevindim inanamazsın sözlük! gözümden bir damla yaş süzüldü, sonunda ezilenler iktidar olacaktı, demokrasi gelecekti, herkes özgür olacaktı! allahım ne kadar mesuttum. içimden bir an önce 2009 gelse de yerel seçimlerde oyumu kullansam, yargıtay ve anayasa mahkemesine haddini bildirsem diye geçti. sonra o hulyalar içinde uyuya kalmışım, rüyamda papatya tarlalarında çılgınca koşuyor, debeleniyor ve sevinçten çığlıklar atıyordum.
-----------------------------------------

(bkz: uyan türkiye)
akp lilerin ve ampül kardeşliğinin neden bu kadar telaşlandığına bir anlam veremediğim davadır. ey ışık dolu ampül yandaşları bu sadece bir iddia ve davadır. dava açma sebebi bu partinin amacının şeriat devleti olduğu ve bu yönde çalıştığıdır. iddiayı ortaya atanlar kendilerince götlerinden uydurmadıkları bir sürü delille karşınızda beklemektedir. ampül dünyasının bu konuda yapması gereken şey eğer haklı olduklarını düşünüyorlarsa " kardeşim altı üstü bir dava bu, bak dtp ye de bölücülük gerekçesiyle dava açılıyor, bundan doğal bir şey olamaz, savcıların iddialarına çok sağlam savunmalarımız var, amacımız şeriat düzeni değildir, bunu kanıtlayamazsınız " demek olmalıdır. peki neden soğukkanlı bir şekilde bu yaklaşımı tutturmak yerine " vay efendim düzeni dinamitliyorlar da, yok efendim millet iradesi de zart da zurt da " deyip duruluyor?. güzel ampül kardeşleri, götünüzden hukuk uydurmayın, bu ülke babanızın malı değil.