bugün

sakallı çılgın profosörümüz karl marx "zenginin malını alalım fakire verelim, sonra biri zenginleşince alalım öbürüne verelim, böyle böyle diyalektik yapa yapa yolumuzu bulalım." derken. recep tayyip erdoğan, bütün fakirleri zenginleştirmek yolunu seçmektedir, içinde iyiliğin zerresini taşıyan herkesin takdir edeceği şekilde, alnı pak, hür ve adalet dağıtarak.
ancak ne hikmetse sadece kendi yakınları zenginleşir 17-18lik yeni yetme oğulları birden dahi(!) tüccarlar kesilirken halkın çoğu fakirleşmekte işsizlik oranı armaktadır.
ha diyeceksiniz ki kriz var ancak oecd istatistiklerine bakarsanız kriz öncesi dönemde herhangi bir işsizlik azalması yaşanmadığını işsizliğin kriz öncesinde bile arttığını görürsünüz. tüik istatistiklerinde ecevit dönemine oranla calışabilcek durumda olan ancak iş aramayan-yani işsiz ama istatistiğe girmeyen-kişi sayısı artmamıs "katlanmış"tır.
bir başka nokta gsmh artmasına karşın bunun işsizlik oranı ile hiç bir alakası olmamasıdır.yani paralar halka değil birilerinin cebine girmektedir.
her şey bir yana bu nasıl insancıllıktır ki siyasi gücünü evlatlarına para aktarmakta ve nasıl bir adalettir ki mal varlığının hesabını vermekten "kurumlar zedelenmesin"(!) diye köşe bucak kaçmaktadır.
bütün fakirler zenginleşmekte ancak ne yazık ki yoksulluk yoksul sayısında herhangibir azalma yaşanmamaktadır.~http://hurarsiv.hurriyet....er/haber.aspx?id=13079601~ akpnin herkesi zenginleştirdiği kapitalist ekonomiden anlamayanların kendi avutma tarzı olabilir ancak. ha doğrudur,artık akp sayesinde daha fazla yeşil kart,daha fazla yardıma muhtaç insan daha fazla açlık yardımı ve daha fazla aç var. eh yoksul halka buğday dağıtan romalı imparatorlar ve onun dalkavuklarından bahsediyoruz rte ile hiç alakası yok.