bugün

2013 yılında bu adamdan feyz alanlar var ya hala inanamıyorum.

yahu hepimizin bildiklerini anlatıyor zaten adam.
bu gün pamukkale üniversitesinde vermiş olduğu "süpermen türk olsaydı" sempozyumuna katıldım. gerçekte de videolarında ki kadar komik ve güzel bir üslubu var. bana gerçekten çok şey kattığını düşündüğüm bi sempozyum oldu. katılma şansı olanlara şiddetle tavsiye ederim.
hayatım boyunca kitaplarını zevkle okuduğum konferanslarda eğlendiğim nadir insanlardan birisidir. yanılmıyorsam harbiyeden ayrılıp kendi şirketini kurmuştur. umarım bi tanışırız.
kişisel gelişim uzmanı olmadığını iddia eden duayen kişilik. "hıdır kişisel gelişiyor." kitabının okunması şiddetle tavsiye edilir. bu güne kadar uyuduğunuzun farkına varmanız için gereklidir çünkü.
akıcı şeyler anlatmasına, ilgi çekmesine karşın kişisel gelişimcidir neticede, boştur.

kendi kitaplarında yazan ''çam 50 senede geldiği yüksekliğe 3 ayda gelen sarmaşık bir rüzgarda dağılır'' sözüyle çelişen kitaplar yazmaktadır.

kimse 1-2 kitaplar alim olmaz.
kişisel gelişim uzmanı değilim diyen fakat kişisel gelişim uzmanı gibi davranan insandır. neden böyle söylediğini anlamış değilim vesselam.

güzel adamdır.
ismi nakşibendi şeyhi gibi olan, kabul etmese bile bildiğimiz kişisel gelişimci.
iyidir hoştur da konferansları çok pahalı be...
odtü seminerinin etkisinden 1-2 gün boyunca çıkamamıştım .
konuşmaları ile kitapları birebir aynı şahsiyet...
Bugün tev etkinligine katilip 1saati aşkin bir sureyi bize 5dakika gibi hissettiren (hic bitmemesini istedigimiz) mukemmel insan. Bence cennetlik.
eski bir subaydır kendisi.
geçenlerde odtü'de bir konferansta tanışma fırsatı bulduğum güzel bir insan. (dı)

http://www.youtube.com/watch?v=yTdtmZQaaAo

burda ne güzel bilginin zekatından bahsetmiş , yolda gördüğü teyzelerin 10 kuruş ucuz halk ekmek için sabahın 5:30 unda sıraya girdiğinden örnek vermiş ama

http://vizgo.net/ adlı sitesinde 60 dklık bir videoyu izlemek için 60 tl istiyor. şimdi soruyorum ahmet abimize ben o teyzenin çocuğu olsaydım yine benden o 60 tl yi ister miydi ?

demem o ki ,insanların kendini nasıl anlattığı önemli değil mühim olan anlattıklarının yüzde kaçını kendi hayatına uyguluyor. ?
Kişiliği, hayata bakışı, fikirleriyle güzel insan.
Huzur verir, hayatı sorgulatır. En önemlisi de böyle insanların varlığını bilmek sanırım...
ayrıca hitabeti kadar kalemiyle de etkiler.
çok affedersiniz ancak sikko hikayeler anlatan sikko bir "kişisel gelişim" uzmanı. Başımdan geçti dediği ve anlattığı hikayelerin %80 i yazılmış hikayelerdir. Misal şu her yerde anlattığı ve yazılı olarak paylaşılan taksici hikayesi. Verdiği mesaj doğru mu? Doğru... Ancak verdiği mesajı anlatırken kullandığı malzemeler itici.

bir baba inşaat işçisiymiş çocuklarına hiçbir şey bırakmamış diğer yan komşunun çocuklarının babası birahane işletiyormuş durumu çok iyiymiş çocuklarına bir sürü şey bırakmış filan fıstık. Hikayede fakir olanlar zengin olmuş zengin olanlar bitmiş ölmüş ebeleri zikilmiş.

En baba yeşilçam ve holivud senaryosu... Yıllardır aynı konuda çevrilmiş binlerce film var siktiri boktan umutlar aşıladıkları kitleleri uyutur dururlar. Umut hep iyidir eyvallah dürüstlük her daim güzeldir ahlak en değerli hazinedir... Ama ahlaklı olmayı öğütlerken ahlaksızlık yaparsan hiçbir değeri kalmaz. Hikayede birahane işletenin çocuklarını cezaevine sok ellerinden evini al yetmedi birde analarını sik sonra alkışlasınlar. Hindistanı geçtik amk onlarda bile bu derece sikko hikayeler bulamazsınız. Şu aşağıdaki hikaye umut değil umutsuzluk aşılar gerçeği değil yalanı dayatır. 30 yaşındayım 5 kuruşsuz sıfırdan Ankara'da taksi 5 taksi bir apartman alacak kadar parayı kazanacak dürüstlük içeren bir işe rastlamadım.

Ha kurulu düzenin vardır fabrikan vardır zaten 2 taksin vardır 2 taksi daha alırsın bir fabrika daha açarsın... Olur anlarım... Piyango vurur dıdından ummadığın miras çıkar yolda 5 milyon dolu bir çanta bulursun eyvallah! ama böyle sikko hayaller kurdurmak olmayan umutlar aşılamak için hikayeler yazmazsın.

Ne güzel dimi lan... Burada bedava hikaye yazanlar uyanın! güzel bir diksiyonunuz yoksa gidin diksiyon hitabet dersleri alın yazdığınız hikayeleri sakin ve sevgi dolu bir ses tonuyla çocuklara masal anlatır gibi anlatın yetişkin insanlara. Hayatın orospusu olanlar birkaç giydirir böyle ama yolunuzu bulursunuz tıpkı şerif izgören gibi.

öptüm şerifçim 25 kuruş için bu kadar kasma... ben yokluktan geldim 25 kuruş için hiç debelenmedim. en kötü bakkaldan sakız aldım iki ağzımda çevirip yere çaldım.

şu kıytırık yaşam koçu hikayesini okumak isteyen olur diye ekleyeyim.

--spoiler--
“Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara’da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya, taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarıda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför, para üstü var mı diye aranmaya başladı.

- Üstü kalsın kardeşim” dedim.
Döndü bana doğru:
- Vaktin var mı ağabey ?” dedi.
- Evet” dedim (tek ayağım hala dışarıda)
Dörtlülere bastı, trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe var. Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 krş uzattı. Belli ki para bozdurmuş.
- Birader” dedim,”9.75 değil,10.50 yazsa ister miydin 50 kuruş benden?”
- “Ne alacağım ağabey 50 kuruşu!”
- Peki, niye gittin 25 kuruş için o kadar uğraştın. Üstü kalsın demiştim.”
Döndü bana, attı kolunu arkaya:
- “Vaktin var mı ağabey?”
- “Var.”
- Çek kapıyı o zaman.”

5 dakika konuştuk. ingiltere’de Profesöründen, bilmem kiminden eğitimler aldım. O taksicinin 5 dakikada öğrettiklerini, ingiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler:
- “Ağabey biz Keçiören’de 5 kardeşiz. Babam rençberdi, günlük yevmiyeye giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve gelişinden, yüzünden anlardık.”
“Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize” Durun kalkmayın” derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.”
“Aha” dedim, “Bizim meslekten”, seminerci.
- “Ne anlatırdı baban ?”
- “Hayatta nasıl başarılı olunur ?”
” O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.”

- Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla pantolonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp “Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın” diye anlatırken, biz de gülerdik. Annem kızardı,”Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır” derdi. Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık, çünkü bize bahşiş verirdi. Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü. Yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartman, işleyen birahane, dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktı biliyor musunuz?”
- “Ne bıraktı?”
- “Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : “Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı almayın.” Falan filan…
“Ağabey, aradan 15 yıl geçti…”
“Diğer babanın 2 oğlu şu anda cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.”
“Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var. Hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var.”

“Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
- “Asıl mirası bizim baba bırakmış.”
“Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri, taksimetrenin yazmadığı 10 kuruşu evimize sokmadık. Her şeyimiz var Allah’a şükür.”
Çok duygulandım, veda ettim. Tam ineceğim:
- “Dur ağabey, asıl bomba şimdi!”
- Nedir bomban ?”
- Nerede oturuyoruz biliyor musun ? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.”

Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.
--spoiler--
dinlerken insanı yerinden alıp kendi penceresinden bir sürede olsa bakma fırsatı tanıyan insan.
tecrubeyle sabit tespitleri var. dinlerke haaa evet ya diyorsunuz.
mutlaka ama mutlaka en az bir seminerine gitmenizi tavsiye ederim amin olun yeni be şeyler olucak sizde çünkü gerçekten tecrübeleri çok değerli.
konuşmasını dinledikçe dinlemek isteyeceğim yegane insanlardan.
istanbul'da son semineri mayıs ayındaydı lakin gidemedim.
Mikroskobik duygu görüşüne sahip ince insan. Çok değerli çok sevdiğim bir uzman aynı zamanda.
Fikirleri, insanlara yaklaşımı her şeyiyle hayranlık duyuyorum. Bir kitabında toplantıya giderken durup çöp taşıyan bir adama yardım ettiği yazmıştı. Bayıldım.
bana psikoloji sevdasını aşıladı.
Güldüğünde huzur veren değerli kişisel gelişim uzmanı.
odtü de avucundaki kelebek semineri müthişti, adam sorgulatıyor abi.
Bir üstün dökmen hocamız değildir. Psikolojiden ziyade kişisel gelişim sikiyle ilgilenir. Ayrıca (bkz: yeni çağın peygamberleri)
ilginç şekilde yorumlar girilmiş, değerli kişi. bizim memlekette kişi para kazandıkça, şerefsizlik mertebesine doğru hızla yol alıyor insanların gözünde. cem yılmaz'ın dediği gibi, "bizde artist sürünsün isteriz hep." bu adam kendisine kişisel uzmanıyım demiyor, iş adamıyım diyor. en azından seminerlerinde böyle diyordu. iş adamı bir insan da, kara karşına gözüne hizmet verecek değil.
Çok zeki hayatın farkına erken yaşta varmış bir adam kişisel gelişim de uzmanın uzmanı gibi bir adam bana göre ulkemizde ender yetisen çok değerli insanlardandır kendisi.
(bkz: avucunuzdaki kelebek) semineriyle gönülleri fethetmiş, akıllarda yer etmiş adam gibi adamdır.
güncel Önemli Başlıklar