bugün
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası20
- icardi190517
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması15
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım15
- en obez özelliğiniz12
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- gençler iş beğenmiyor8
- mesajlaşılan kişinin çirkin çıkması8
- nişanlı kalmanın saçma olması9
- sevdiğiniz sözlük yazarları16
- kızılcık şerbeti dizisi12
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- öpüşme ile bulaşan hastalıklar8
- en nefret edilen yazarlar9
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- anın görüntüsü15
- larisalisa20
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- aç karnına poğaça yemek11
- karşı cinse giyim önerileri11
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması20
- jose mourinho29
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım12
- en dindar özelliğiniz33
- chat sitesi kurmak9
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi28
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- embesil yazarlar9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı27
- doğum gününde hatırlanmamak19
- düşün ki o bunu okuyor8
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git14
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu20
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
Çankaya'ya bir kadının çıkması fikrini bundan bir yıl kadar önce ben ortaya attım. Kendi arkadaşlarım da dahil olmak üzere birçok kişi aldı ve kaynak göstermeden kullandı.
Tevazuyu da ben göstermiyorum, bu fikir bana aittir, işte o kadar, hadi yürüyün.
Elbette gerçekleşmeyecek, bir kadın cumhurbaşkanımız olmayacak, çünkü bu memlekette bizim lafımızın da imzamızın da eşek osuruğu kadar kıymeti yoktur.
Ancak günümüzde bir cenahtan kadınlara bıyık takmak, karşı cenahtan da uyuzluk olsun diye başı açıklara türban giydirmek gibi magazin saçmalıkları yaratılarak epey tartışılıyor. Sağolsunlar, hiç olmazsa etkilemişiz, buna da şükür...
Bürokrasinin gönüllü ideologu Özdemir ince de dün kadın haklarını tartışıyordu...
Birçok kişi, dünyada kadınlara siyasal haklarını veren ilk ülkenin Türkiye olduğunu sanır. Öyle öğretilmiştir. Bu konuda isviçre'yi bile sollamış olmakla övünürüz.
Oysa kadınlara seçme ve seçilme hakkı Yeni Zelanda'da 1893 yılında, Avustralya'da 1902 yılında, Finlandiya'da 1906 yılında, Norveç'te 1913 yılında, Amerika Birleşik Devletleri'nde 1920 yılında, ingiltere'de (Büyük Britanya'da) 1928 yılında verilmiştir!
Kaynak mı istiyorsunuz? Profesör Richard Dawkins yazıyor. Dawkins'in birçok fikri hoşlarına gitmeyecek ama ingilizce bilenler kendisini mutlaka okusunlar.
Bu devrimi Fransa ancak 1945'te, Belçika 1946'da, isviçre 1971'de (oha!) yaparak bizden geriden gelmişlerdir.
Bizde, 1926 yılında Medeni Kanun'la kadın ve erkek eşit kılınmışlardır ama seçme ve seçilme hakkı, o da ancak belediye seçimlerinde geçerli olmak üzere, 1930 yılında, yani dört sene sonra sağlanabilmiştir.
Öteden beri devrimlerin taksit taksit yapılmış olmasını eleştirim.
Ama şimdi birçok budala niçin geç kalındı diye sorguladığım için beni devrimlere karşı sanacaktır, onu da bilirim, çünkü Türkiye'de yaşıyorum. Kara listeye alan ahmak bile çıkacaktır.
Niçin kadın hakları bölük pörçük, yavaş yavaş, alıştıra alıştıra sağlanmıştır acaba? Bu konuda herhangi bir kadının herhangi bir dahli, girişimi, önerisi, çabası olmuş mudur, yoksa bu da alınan değil, tepeden verilen bir hak mıdır? (Şimdi bana Halide Edib Hanım'ı, savaş yıllarının ittihatçı kadın derneklerini falan saymayınız, toplumda hiçbir ağırlıkları yoktu.)
Halide Hanım da kocası Doktor Adnan Bey'le birlikte yurt dışında gönüllü sürgündeydi, önce iyi anlaşıp sonradan bozuştukları Atatürk'e diktatör demiş oldukları için!...
Niçin kadınların siyasal hakları önce 1930 belediye seçimlerinde, üç yıl sonra, 1933'de köy ihtiyar heyetleri ve muhtar seçimlerinde uygulanmış, ancak 1934 yılında milletvekili seçimlerine de teşmil edilebilmiştir? 1930'da Serbest Fırka'ya verilen kadın oylarını kim neresine sokmuştur?
Meclise de ancak 1935 yılında 18 kadın girmiştir.
Şimdi söyleyin bana, 1946 seçimlerinden önceki herhangi bir genel seçimi hatırlayabiliyor musunuz? Yıllarını söyleyebilir misiniz?
Söyleyemezsiniz çünkü tek parti düzeninde seçim olsa da olurdu, olmasa da olurdu! Ortada gerçek bir seçim yok, şeklen bir oylama vardı. Ama Özdemir ince sıkılmadan Cumhuriyet Halk Partisi'nden seçildiler diyor. Ya nereden seçileceklerdi?
Kimsenin seçildiği falan yoktu, tek listeye konunca seçilmiş oluyordun zaten!
Bu on sekiz kadın milletvekili arasından bir tekinin, yalnızca bir tekinin adını biliyor musunuz? En hızlı feministimiz ha deyince bir isim verebilir mi? (Ben söyleyeyim, Erzurumlu Satı Kadın... Diğerlerini ben de bilmiyorum. Kendi hatırlayabildiğim ilk kadın milletvekili de Demokrat Parti'den Nazlı Tlabar.)
Bu kadın milletvekilleri arasından bir tekinin, yalnızca bir tekinin meclis kürsüsünde yapmış olduğu herhangi bir konuşmayı, basına verdiği herhangi bir demeci, şu ya da bu yönde herhangi bir oyu bilen var mı? Yok. Bunlar el kaldırıp indirmekten öte bir şey yapmışlar mı? Hayır.
O zaman kadınlara vermiş olduğunuz göstermelik haklarla övünebilirsiniz sevgili bürokratlar...
engin ardic
Tevazuyu da ben göstermiyorum, bu fikir bana aittir, işte o kadar, hadi yürüyün.
Elbette gerçekleşmeyecek, bir kadın cumhurbaşkanımız olmayacak, çünkü bu memlekette bizim lafımızın da imzamızın da eşek osuruğu kadar kıymeti yoktur.
Ancak günümüzde bir cenahtan kadınlara bıyık takmak, karşı cenahtan da uyuzluk olsun diye başı açıklara türban giydirmek gibi magazin saçmalıkları yaratılarak epey tartışılıyor. Sağolsunlar, hiç olmazsa etkilemişiz, buna da şükür...
Bürokrasinin gönüllü ideologu Özdemir ince de dün kadın haklarını tartışıyordu...
Birçok kişi, dünyada kadınlara siyasal haklarını veren ilk ülkenin Türkiye olduğunu sanır. Öyle öğretilmiştir. Bu konuda isviçre'yi bile sollamış olmakla övünürüz.
Oysa kadınlara seçme ve seçilme hakkı Yeni Zelanda'da 1893 yılında, Avustralya'da 1902 yılında, Finlandiya'da 1906 yılında, Norveç'te 1913 yılında, Amerika Birleşik Devletleri'nde 1920 yılında, ingiltere'de (Büyük Britanya'da) 1928 yılında verilmiştir!
Kaynak mı istiyorsunuz? Profesör Richard Dawkins yazıyor. Dawkins'in birçok fikri hoşlarına gitmeyecek ama ingilizce bilenler kendisini mutlaka okusunlar.
Bu devrimi Fransa ancak 1945'te, Belçika 1946'da, isviçre 1971'de (oha!) yaparak bizden geriden gelmişlerdir.
Bizde, 1926 yılında Medeni Kanun'la kadın ve erkek eşit kılınmışlardır ama seçme ve seçilme hakkı, o da ancak belediye seçimlerinde geçerli olmak üzere, 1930 yılında, yani dört sene sonra sağlanabilmiştir.
Öteden beri devrimlerin taksit taksit yapılmış olmasını eleştirim.
Ama şimdi birçok budala niçin geç kalındı diye sorguladığım için beni devrimlere karşı sanacaktır, onu da bilirim, çünkü Türkiye'de yaşıyorum. Kara listeye alan ahmak bile çıkacaktır.
Niçin kadın hakları bölük pörçük, yavaş yavaş, alıştıra alıştıra sağlanmıştır acaba? Bu konuda herhangi bir kadının herhangi bir dahli, girişimi, önerisi, çabası olmuş mudur, yoksa bu da alınan değil, tepeden verilen bir hak mıdır? (Şimdi bana Halide Edib Hanım'ı, savaş yıllarının ittihatçı kadın derneklerini falan saymayınız, toplumda hiçbir ağırlıkları yoktu.)
Halide Hanım da kocası Doktor Adnan Bey'le birlikte yurt dışında gönüllü sürgündeydi, önce iyi anlaşıp sonradan bozuştukları Atatürk'e diktatör demiş oldukları için!...
Niçin kadınların siyasal hakları önce 1930 belediye seçimlerinde, üç yıl sonra, 1933'de köy ihtiyar heyetleri ve muhtar seçimlerinde uygulanmış, ancak 1934 yılında milletvekili seçimlerine de teşmil edilebilmiştir? 1930'da Serbest Fırka'ya verilen kadın oylarını kim neresine sokmuştur?
Meclise de ancak 1935 yılında 18 kadın girmiştir.
Şimdi söyleyin bana, 1946 seçimlerinden önceki herhangi bir genel seçimi hatırlayabiliyor musunuz? Yıllarını söyleyebilir misiniz?
Söyleyemezsiniz çünkü tek parti düzeninde seçim olsa da olurdu, olmasa da olurdu! Ortada gerçek bir seçim yok, şeklen bir oylama vardı. Ama Özdemir ince sıkılmadan Cumhuriyet Halk Partisi'nden seçildiler diyor. Ya nereden seçileceklerdi?
Kimsenin seçildiği falan yoktu, tek listeye konunca seçilmiş oluyordun zaten!
Bu on sekiz kadın milletvekili arasından bir tekinin, yalnızca bir tekinin adını biliyor musunuz? En hızlı feministimiz ha deyince bir isim verebilir mi? (Ben söyleyeyim, Erzurumlu Satı Kadın... Diğerlerini ben de bilmiyorum. Kendi hatırlayabildiğim ilk kadın milletvekili de Demokrat Parti'den Nazlı Tlabar.)
Bu kadın milletvekilleri arasından bir tekinin, yalnızca bir tekinin meclis kürsüsünde yapmış olduğu herhangi bir konuşmayı, basına verdiği herhangi bir demeci, şu ya da bu yönde herhangi bir oyu bilen var mı? Yok. Bunlar el kaldırıp indirmekten öte bir şey yapmışlar mı? Hayır.
O zaman kadınlara vermiş olduğunuz göstermelik haklarla övünebilirsiniz sevgili bürokratlar...
engin ardic
güncel Önemli Başlıklar