bugün

Eğitim Fakültesi Kep At-ma Töreni

Adına yaraşır bir mezuniyet oldu bizimkisi. Yıllardır süregelen - Filistinli bir arkadaşım bu geleneğin Endülüs Emevilerinden kalma olduğunu söyledi, ben bakmadım siz bkz: Google - sıradan mezuniyet törenlerinden oldukça farklıydı. Kep atma, dediler biz de ne güzel atamadık.

5 Eylül 2006' da Mediko-Kütüphane arasında yılan gibi kıvrılan kuyrukta Uludağ' ı tercih sebebimi sorduklarında ' Abi burada çok güzel kep atılıyormuş ondan geldim ' demedim ama o tarihten itibaren geçen 1384 günde (inanmıyorsanız ve ben kadar manyaksanız buyurun hesaplayın) yaşanılanlar daha bir anlamlı kıldı bu günü. Bir düşünün hayatınızda kaç kere mezun olabilirsiniz ki? Bu sayı bir elin beş parmağını geçemez. 8+4+4, koskoca on altı senede 3 defa. Yazık...

Dört yıldır Mimoza'da, fakültede, Görükle'de, Heykel'de sık sık gördüğüm pek çok insanı son defa göreceğim yerdi orası (Facebook üzerinden yapılacak sanal birliktelikleri saymıyorum)
dört senedir yediğim içtiğim ayrı gitmeyen insanların soyunu sopunu tanıyabileceğim yerdi orası ve on altı senedir sömürdüğüm babamın '' Oh be! sonunda bitti! '' diyerek huzura ereceği yerdi orası. Tabi istesem Top 3' de olabileceğim bir yerdi de orası ve aynı zamanda, 6 gün önceden başlayıp 2 defa kutlasam da 3. kez millete '' iyi ki doğmuşsun aqin '' dedirtebileceğim yerdi orası.

Ama ne oldu? Yağmur yağdı seller aktı, Arap kızı camdan baktı, tabi bizim kafada şimşekler çaktı. Hadi benimkiler istanbuldan geldi ki Bursa-istanbul feribotla 75 dakika. Ya Diyarbakır, Trabzon ve Trinidad- Tobago' dan gelenler? Onlar Bursa' ya şemsiye modeli seyretmeye yahut toplama kampındaki Yahudiler gibi sıkış tepiş olmaya mı geldiler? Böyle özel bir gün için B planı yapılamaz mıydı? Kapalı bir alan ayarlanamaz mıydı yahut meteorolojinin ertelediği mezuniyet acımaz diyerek tarih daha önceden değişemez miydi? Yoksa yağmur berekettir, rahmettir çok şükür onları da biliyorum. isyanım yağana değil, yapılmayana. Zihnimize dört yıldır '' Eğitim şart! '' sözünü siz kazıdınız ama bu sözü keşke o gün de hatırlasaydınız.

Allah'tan ingilizce öğretmenleri her durumda fark yaratma becerisine sahip güzide insanlar da o zor şartlarda kendi çapımızda attık tuttuk kepleri.

Yaptığım materyaller, sunumlar, staj maceraları, sınav öncesi uykusuz geçen geceler ve daha niceler için savurdum kepimi ve sonra o bir hışımla suya düştü sonra onu oradan aldım ve ıslakla karışık çamurlu bir halde kafama koydum, olması gereken yere olmaması gereken bir halde...

Ve gözlerimden yanaklarıma birkaç damla süzülürken - gözyaşı değil akan, çamur - şunu söyledim kendi kendime:

''Uludağ Üniversitesi benim için bitmiştir! ''