bugün

Amerika da, Avrupa da, artık Türkiye'de açık ya da gizli darbe istemiyormuş...

Kılıfına uydurulsun ya da uydurulmasın!

Financial Times Gazetesi, açık açık, "AKP Avrupa'yı unutsun" diyormuş...

türk bürokrasisi böylece aynı taşla iki kuşu vurmuş olacaktır: Hem şu son derece rahatsızlık veren Avrupa Birliği konusu bir daha açılmamak üzere kapanacak, hem de birkaç yıllığına AKP "yeni bir darbe mi geliyor" teranelerini anlatmayı bırakacak.

Böylece gerek Kıbrıs sorunu, gerekse Kürt sorunu çözülmeden kalacak, bürokrasi oyuncağını yitirmemiş olacaktır.

Buraya kadarını, gazete okuyan lise öğrencileri bile görüyorlar.

Kimsenin bilemediği, gerek Amerika'nın, gerekse bir ölçüde Avrupa'nın başımıza asıl bundan sonra ne gibi dertler açacağı...

Kıbrıs'tan çekilmediğimiz için bize "12 Eylül öncesi ortamını" ve arkasından gelen yeni düzeni hediye eden Amerika, yeni bir ara dönemde bize nasıl bir fatura çıkarır?

Avrupa hangi ekonomik mengeneyle boğazımızı sıkar? Hele hele, üç beş manyağın aklına uyup "Rusya'yla, Hindistan'la, Çin'le ittifak kurmaya" kalkacak yeni yöneticiler, sistem tarafından nasıl bir belaya uğratılırlar?

Bürokrasi, bunun altından nasıl kalkar? Yapayalnız kalmanın, Batı'ya sırtını dönmenin, Batı tarafından dışlanmanın bedeli nedir?Hele hele bu sıkıntıyı halka çektirmenin vebali ne olacaktır?

işte asıl o zaman, yaşadığımız soğuk iç savaş, sıcak bir iç savaşa dönüşür mü?

Güneydoğu hepten mi ayaklanır?

Güneydoğu işte asıl o zaman mı elden gider?

Ve, diyelim beş yıl kadar sonra, amansız bir tepki dalgasıyla gelecek daha yeni yöneticiler (ya da zincirlerinden kurtulacak "kılıç artığı" eski yöneticiler) "daha küçük bir Türkiye'yi" daha rahatça Avrupa'ya eklemeye çalışırlar mı?

Asıl gizli plan da bu mudur yoksa?

Çünkü bunu bize daha 1990 yılında söylemişlerdi, "geri kalmış olan doğu bölgenizden kurtulun, gelişmiş olan batı kesiminizi aramıza alalım" diye!

Avrupa olsun Amerika olsun, Türkiye'nin yanlış adım atmasını, "enayilik etmesini" mi bekliyorlar dersiniz?

Öyle ya da böyle, bürokrasi, kaş yapayım derken göz çıkarma tehlikesiyle karşı karşıya. "Devleti kurtaralım derken devleti batırmak" bizim bürokrasinin eski bir hastalığıdır!

bizim için arap saçına dönen suriye meselesi Türkiye'nin sonunu mu getirir?.

Öyle ya da böyle, soğuk iç savaşı kazanacak gibi görünenler aslında yenilmek üzereler. Hani 1943 dönemecinde Almanya gibi işte!

o değil de ben size belgeselini izlediğim Toronto hayvanat bahçesini anlatacaktım...

neyse zararı yok, konumuzdan çok da sapmış sayılmayız.