bugün

bir daha hiç gelmeyecek olmak

bazen isteyerek gider insan. bazen de istemeden. daha yapacak çok şeyi olmasına rağmen sevdiği insanların yanında olacakken boku bokuna bir sebepten aniden gider ve gelmeyecektir hiçbir zaman. bu gerçekle her gün savaşırsınız. gerçek, hep ısrar eder gelmeyeceğini söyler ama siz diretirsiniz çünkü bilirsiniz o normalde sizi bırakmaz. " o ellerini çekme benden nolursa olsun" demiştir size bir kere. nasıl bıraksın ki? ama çok inatçıdır gerçekler, dedikleri dediktir. bir süre sonra yenik düşersiniz, pes etmezsiniz ama kabul etmeye başlarsınız. pes etmezsiniz dediğim, hala sizden bir parça olduğunu, kalbinizde yaşadığını bilirsiniz. ama karşınızda göremeyince isyan başlar. isyan da gerçeklerin arkasındaki duyguların patlama noktasıdır. isyan başlayınca, zaman durur gibi olur, insanın aklına hayatın boş olduğu onun yanında olması gerektiği gelir. oralarda bir yerlerde birlikte olacağınızın garantisi yoktur ama. işte bu yüzden isyan yerini çaresizliğe bırakır. ufalır gibi olursunuz böyle her şey gözünüzde büyür. çaresizsinizdir artık yani adı üstünde çare yok ne yapılabilir ki. bunları her gün her saatte dönüp dolaşıp aklınızdan istemsizce geçirince kabullenmek fiili artık oturmuştur kafanıza. sanki o savaştığınız düşünceler, düşmanlar oturtmuştur bunu ve sanki sok artık bunları kalın kafana, o yok artık! derler.