bugün

köpek

en sadık, en sevilesi bir yaratık bu.
benimde var köpeğim ordan biliyorum. çok küçüktü annesinden onu ayırdığımda. yumuk yumuk patileri buruşuk bir suratı vardı. yürürken yalpaladığı günler halen gözümün önünde. kucağıma yatırıpta biberonu tıpkı bir bebeğin annesinin göğsüne asılması gibi patileriyle tutup, cukk cukk diye çekerdi kerata. öyle güzel bir duygu ki kelimelere dökemiyorum. bana ait olan, benim sorumluluğumda olan bir canlı var. bana muhtaç.. benim olan. öyle de masum ki alıp içime içime sokasım geliyor. çok sevdiriyor kendini, gün geçtikçe daha çok alıştırıyor.
öyle ki ben köpeğimsiz hiçbir yere gitmem, gidemem ki. birbirimizi özleriz.
güne onu görmeden başlamam mesela. her sabah beni aynı saatte uyandırması için kurulu bir çalar saatim de yok üstelik. ama köpeğim var. bana seslendiğini duyunca müthiş bir neşeyle yataktan fırlayıp bahçeye inerim. o da çamurlu patileriyle kucağıma atlar. şöyle sarılırız birbirimize sımsıkı. uzun uzuun gözlerime bakıp kuyruğunu sallayınca, anlıyorum ki çişi gelmiş oğlumun, karnı acıkmış, canı sıkılmış. bana ihtiyacı var.
abartmıyorum, sadece onu çok seviyorum.