bugün

diyarbakırlı

kapısını çaldığınız zaman kim oldugunuza bakmadan misafir edip en iyi şekilde ağırlayan önünüze kuş sütü koymuş olsa bile daha iyisini yapamadığından dolayı birde üstüne mahçup olan adamdır.

önüne koyacağı hiç değilse bir bardak çayı eğer içilmesse bunu hakaret sayıp üşenmeden sizi dövecek kadar misafirperver insandır.

yüzünün çizgilerinde her daim hüzün taşıyan ama karşısının gözünün içine bakarken bunu asla belli etmeyen insandır.

türkçesi bozuk olmayan sadece doğu şivesi ile içinden gelerek bildiği gibi doğala uygyn şekilde konuşan insandır.

bu topraklarda vefanın en iyi örneğidir.

bilgi sahibi okumuş, donanımlı insana ukala değilde erdemli insan gözü ile bakan saygı duyan belkide bu konu da bu topraklarda ki en naif insandır.

üstünde oturduğu kültürün tarihin farkında olandır.

doğdugu yer yüzünden doguştan kavgalı sayılan ama kavgadan nefret eden insandır.

cahildir ama cahilliğini de inkar etmeyendir.

10.000 km uzakta olsa bile geldigi kara taştan yapılmış duvarlara hapsedilmiş kentini asla unutmayandır.

adı çoğu zaman şeyhmus genelde veysi ara sıra süleyman'dır.

kızının adı ne olursa olsun onun için hep delal ekseriyetle dilan ara sıra hazal'dır.

onun için insanlar üçe ayrılırlar: efendi insanlar, tırrekler ve kaplamalar.

küfründe en güzeli ağıza en yakışanı diyarbakırlınındır: kıbrak

dostunun adı her koşulda kirvedir.

diyarbakırlı'dır kendisini asla ayrıcalıklı hissedemez ama her daim ayrıcalıklıdır....