bugün

montro sözleşmesinden çekilmek

zaten hukuki olarak bir anlamı olmayan sözleşmeden, fiili olarak da çıkmak.

an itibarı ile, resmi olarak montrö sözleşmesi zaten 20 Temmuz 1956 tarihi itibarı ile sona ermiş, geçerliliği kalmamıştır. ama sanki halen devam ediyormuş gibi, tüm ülkeler imzalandığı günkü hali nasıl ise, öyle hareket etmeye devam ediyor. bizim an itibarı ile boğazlar ile ilgili diğer hiçbir ülkeye karşı bir sorumluluğumuz bulunmuyor.

devlet kanalistanbul'u alternatif ücretli bir geçiş alanı olarak inşa edip, boğaz'ı da sit alanı olmasından dolayı, gemi trafiğine kapatmayı planlıyor ama bu işler öyle planlamak ile olacak mı bilinmez. rusya çatır çatır bedava geçmek varken, para ödeyip kanalistanbul'dan geçmeyi kabul eder mi bilinmez. Bence boğaz'ın gemi trafiğine mutlaka ama mutlaka kapatılması lazım. istanbul'un yarr.klara gelmesi bir tanker faciasına bakar. Ne kadar tarihi eser, saray, cami varsa boğaz kıyısında. 70'lerin sonlarına doğru kadıköy haydarpaşa açıklarında patlayan romen petrol gemisi, haftalarca yandı, oluşan ısı, haydarpaşa tren garının çatısındaki kurşun kaplamaları eritip tüm camlarının patlamasına neden oldu. boğaz'daki her yapı, tarihimiz ve kültürümüz. buradan tehlikeli maddeler yüklü gemiler vızır vızır geçiyor. daha bir kaç sene önce tarihi bir yalı yerle bir oldu dümeni kilitlenen bir gemi yüzünden. aq bir petrol tankeri dolmabahçe sarayı'na girse, havaya uçursa oraları, veya sarayburnu yakınlarında patlasa, sultanahmet'i, ayasofyası, süleymaniyesi, kim verecek bu yapılara gelecek zararın hesabını? haydarpaşa tren istasyonunun hesabı kimden soruldu?

cebelitarık boğazından ingiltere ve ispanya çatır çatır ücret alıyor, doğal boğaz olmasına rağmen. biz hem bedava geçiriyoruz, hem de herkesi geçiriyoruz. nükleer atık taşıyan gemi kaza yapsa milyonlarca insan s.ki tutar. resmen milli güvenlik ve milli egemenlik meselesi bu. kanalistanbul'un yapılması bu nedenle çok önemli.