bugün

aşk

birkaç kelimeyle nasıl sınırlandırılır bilmiyorum. ama sanırım, aşk herhangi bir şeye duyulan ucu bucağı olmayan, olamayan bir sevgi, hayranlık.

sabahın ilk ışığı gibi, dünyanın bütün sokaklarını o insanla yürümek istemek gibi, okuduğunuz en güzel şiir gibi, unutmak istemediğiniz bir şarkı sözü gibi, bahar gibi, nisan yağmurları gibi... o kadar güzel ki, benzetilecek bir dolu şey var.

bir de “gerçek aşk” denilen şey var. gerçek aşk ne biliyor musunuz? kızamamak, küsememek, o nefret denilen çirkin hissiyatı o insana yakıştıramamak, bir bakıma nefret edememek.

işin kötü kısmı, bir süre sonra hiçbir şey hissedememek. burada çocukluk aşkıma methiyeler düzecek değilim tabii. ama en masum, en saf hâli oydu sanırım. en güzel dostlar da onlardan olur genelde. aşık olmadan ölmeyin.