bugün

nazım hikmet şişirilmiş bir sanatçıdır

"nazım'la büyük mücadelelerim oldu. nazım'a komunizmin doktrinleri gibi bütün şiirinin ve her şeyinin bir reçete, böyle tertip, basit bir hile tertibinden ibaret olduğunu iddia ederdim. o da buna guya cevap verirdi. bir gün bu bir tecrube ile de sabit olur gibi oldu. istanbul'da alay köşkü'nde edebiyat cemiyeti vardi. onun, şiirlerini okuyuş tarzı müthiş hoşa gidiyordu. her kelimeyi patlatarak, çatlatarak, çekerek, büzerek okurdu. bense telkin şiiri yazdigimi kabul ettigim için, ruhlara sinen bir tarzda okumayi severdim. ona dedim ki; seninle bir tecrube yapalım. senin şiirlerinin çoğu, okunmasindaki sahtekarliktan kıymet kazanıyor. şimdi sen bir şiir okuyacaksin, ben bir şiir okuyacagim. buna davet edildik. gel sen benim şiirimi kendin gibi oku, ben de senin şiirini kendim gibi okuyayım!.. o cikti, benim çocuklugumda yazdigim, «ölünün odasinda» diye bir şiirimi kendine göre: «birr odaaa, yerrrde birrr mum» diye, okudu. şiirim alkislandi, buna rağmen bir sey kaybetmedi. ben de çıktım onun bağırmak lazım gelen şiirini: «iniyor kayik, cikiyor kayik, iniyor kayik, çikiyor kayik, in, cik, in, cik» diye okudum. aptallaştı ve yuzume baktı. hokkabazlik hikayesi..."

necip fazıl kısakürek

"türkiye ve komünizm" den alıntıdır.