bugün

milliyetçilik

milliyetçilik siyasal bir ideolojidir, siyasal ideolojiler ise kişilerin davranışlarına göre değil, yarattıkları eserler ile, yani doktirinlerle değerlendirilirler. bu nedenle parçarı bütünlerden ayırt etmek gerekir. daha açık konuşmak gerekirse milliyetçiliği de, tıpkı diğer ideolojiler göre koşullara göre değerlendirmek gerekir.

milliyetçilik modern dünyanın diğer tüm ideolojileri gibi kapitalizm içinde doğmuştur. daha evvel belirttiğim gibi kapitalizmin pazar açma-daraltma hamlesidir. kendi pazarlarına hakim olmak isteyen, kendi pazarına hakim olmak zorunda olan burjuvazi kapitalizmin başında ulusları yaratarak kendine gelmiş ve kapitalizme mutlak bir zafer kazandırmıştır. bu süre zarfında ilerici olan kapitalist burjuvazinin ideolojisi olan milliyetçilikte insanları birleştirmek için kullanılmıştır.

tekelci egemenlik çağına geçen kapitalizm gelişen pazarlar sayesinde emperyalizmi başlattı. bu dönemde kapitailst burjuvazinin kullanıdığı en önemli silah olmuş ve ulusları birbirine düşürmüştü. daha önce belirttiğim gibi ideolojiler sadece kişilerine, ırklara bağlanamaz. ideolojiler doktirinleri ile yargılanır. işte bu dönemde kan dökemeye başlayan milliyetçilik yerini faşizme bırakmıştır. çünkü geberen kapitalizmin ulusları ayakta tutabilecek yegane formüldür bu o dönemde. günümüzde ise sadece çarpık kapitalist sistemler bu mantıkla yürümektedir.

geçen yüzyılın başlarında ayaklanan ezilen ulusların milliyetçiliği dünya devrimler çağına yeni bir soluk getirmiş ve antiemperyalist mücadelede en ön saflarda yer almıştır. kendi kurtuluş savaşımız bunların başlangıcına denk gelebilecek durumdadır. lenin mustafa kemal için; "o tıpkı bizler emperyalistler savaşarak, kapitalist dünyanın son vericisi olacaktır. türkler kısa zamanda çok işler başardılar. emperyalizme verdikleri derslerin yanı sanıra sultanların boyundurluğuna da son vereceklerini umuyorum. bu hareketin lideri ise kuşkusuz mustafa kemal'dir." demiştir. işte kapitalist devrimimizin başlangıcında antiemperyalist öz milliyetçiliğin en iyi halidir. fakat çarpık bir kapitalist düzen kuran ülkemizde milliyetçiliğin antiemperyalist artık bir hayaldir, milliyetçiler antiemperyalist saflarda geçici olarak durabilirler. kendi emperyalist saldırganlıklarına başlayacakları güne değin antiemperyalist cephenin geçici üyesi ve arka saflarında bulunan yedekleridir.

milliyetçilik günümüzde ölmekte olan bir ideolojidir, bizimkisi gibi geri kalmış ülkelerin çözümü değildir. belirtmekte yarar var antiemperyalist mücadele içinde yer alacak milliyetçilik karakteristik olarak gerilerde durmak zorundadır önderlik ise halkın kendisinde olmalıdır. demokratik iktidar için bunu yapmak zorunludur. bu nedenle milliyetçiliğe bulaşmak çocukluk hastalığına kapılmak gibi mücadeleyi yaralayacaktır.