bugün

hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları

ulan o değil de, halk otobüslerine akbil, kentkart...vs. basma uygulamalarının henüz olmadığı dönemlerde, bilet kullanılırdı. otobüse ön kapıdan binilir, metal kutuya bilet bırakılırdı. lise yılları tabi... sigara içmediğim dönemlerde sıkıntı yoktu da, sigaraya başladıktan sonra, çeşitli atraksiyonlar falan söz konusu oldu... eskiden ihtiyaçlarıma da keyfime de yeterli gelen harçlığım, sigaraya başladıktan sonra adeta güneş altındaki kar gibi erimeye başlamıştı. hemencecik bitiyordu. bu meseleye müdahale etmem, bir şeyler yapmam gerekiyordu. önümdeki seçeneklerden en makul olanını tercih edip bu durumdan kurtulmam gerekiyordu. uzun uzun düşündüm... epey hesap yaptım. ordan aldım oraya koydum... ve nihayetinde en ahmak seçenekte karar kıldım. evet, sigarayı bırakmıyordum, başka yerlerden kısıyordum. başka yerler nelerdi mesela? mesela sinema keyfi aslında gereksizdi... markette fazla takılmanın bir alemi yoktu... hem para verdiğim birçok üründe domuz yağı falan vardı... para harcağım diğer şeylerin de sigara dumanındaki edebi ve melankolik bir atmosferi yoktu... pastahaneye oturup muhabbet etmenin nasıl bir efsunu olabilirdiki ( pastahanelerde takılan gençlik hatırlasın o günleri )

kısalım öyleyse abi dedik ve yaptık... ha bütün bunların otobüs biletleri ile nasıl bir ilgisi var diye mi merak ediyorsunuz? e kemer sıkma politikası, otobüs bileti konusunda da birtakım parlak uygulamaları devreye sokmamı gerektirmişti... kaç kişinin aklına gelir bilmem... belediyeden alınan biletler, ki gıcır gıcır biletler, avuç içinde, parmak aralarında falan bir güzel eziştirilerek/büzüştürülerek yıpratılırdı. yıpranmış bilet, daha sonra ortadan ikiye koparılırdı. yırtık yerler, alta gelecek şekilde hafif katlanırdı. buı şekilde, yıpranmış ve cepte kala kala kendiliğinden katlanmış bilet havası oluşturulurdu. aynı işlem biletin diğer parçasına da uygulandığı için bir biletten iki yolculuk hakkı elde etmiş oluyorduk. * ilerleyen zamanlarda işin daha teknik üç kağıtçılıklarını da keşfettik. fakat meselenin bu kadarı bile iç burkacak bir garibanlık örneği teşkil ettiği için anlatmaya gerek duyulmamıştır.

ulan o değil de, herbirimiz bir dahi olabilirdik. büyüdükçe, törpülendik. standartlara düştük *