bugün

abim

gözden çıkartamadığım, bıkmadığım tek insan. tek kardeşim. ciğerimin köşesi değil, ta kendisi.
hiç kırmadı beni, hiç incitmedi, kızmadı, sorgulamadı, sevdi, çok sevdi.

hiç kızamadım ona, ne yaparsa yapsın, canın sağolsun abim dedim. bu yaşıma geldim bir kere adıyla hitap etmedim.
hayatına giren tüm kadınlardan kıskandım onu. hiçbirini yakıştırmadım. hep birinin ya burnu çok uzundu, ya çok iticiydi, ya mıymıntı. hiçbiri abime layık değildi gözümde. çünkü benim abim peri padişahının torunuydu.

küçükcüktük. annem salmazdı sokakta çocuklarla oynamak için bizi. bir gün balkonda oynuyorduk. dışarda oynayan kızlara bakıp içlenmiştim. abim sarılıp bana, "üzülme kardeşim onlar sokak çocuğu, biz balkon çocuğuyuz." demişti.
hala gülerim bu cümleye hatırladıkça. ne zaman akşam geç saatlere dek dışarda olsak biz sokak çocuğu mu olduk abim? diye sorarım.
ne zaman geç saat olup da eve dönmemiş olursam arar beni, sen cokak çocuğu mu oldun, hadi eve gel, der.

o cümleyi ilk gün kurduğu kadar tertemiz hala içi. odanın kapısını tıklatır, açar, yüzüme bakar, göz kırpar ve kapatır. hiç değişmez bu hareketi. tek kelime etmez çoğu zaman.

dünyanın en lezzetli yemeklerini yapar bir de. en sevdiğimdir, ailemdir.